Page 10 - aktuel-15

Basic HTML Version

10
/ BezmiâlemAktüel 2017
İstanbul gibi metropollerin yaşadığı en büyük
sorunun aslında ulaşımolduğu açıkça ortadadır.
Bugün dünyaya baktığımızda hızla gelişen
şehirlerin en belirgin sorununun, sanayileşme
ve iş gücünün yoğun olarak toplanması
sebebiyle, trafik olduğu görülmektedir. Bu
sebeple ilk olarak ulaşım sorunlarına eğildik.
Bizden daha büyük nüfuslara sahip şehirlerde
trafiği rahatlatmak namına neler yapılmışsa, biz
de onları inceleyerek çözüm yolları bulmaya
çalıştık. Bu hususta altyapı yatırımları yapıldı ve
yapılmaya devam ediliyor. Marmaray, metro,
3. Boğaz Köprüsü, havalimanı, İstanbul'un
trafiğini rahatlatan projeler. Toplu taşıma
imkânları arttıkça özel taşıtlardan kaynaklanan
sıkıntılar da azalacaktır. Mesela işyeri Maslak
tarafında olan büyük iş adamları, hatta özel
şoförü bulunan iş adamları bile metroyu
kullanıyorlar artık. Anadolu'dan Avrupa'ya
geçecek olanlar Marmaray istasyonlarını
kullanarak çok kısa sürede karşı tarafa geçiş
sağlıyorlar. Ulaşım altyapısını hazırladıktan
sonra seçenek sunmak lâzım. Bunun yanında
sorunun çözümü ile ilgili olarak Büyükşehir
Belediyemizin UKOME (Ulaşım Koordinasyon
Merkezi) gerekli güzergâh çalışmalarını
yapmasıyla birlikte alternatif ve çeşitli toplu
ulaşım araçları devreye sokulmaktadır.
İstanbul’da vakıf eserlerinin restorasyon
çalışmaları büyük bir hızla devam ederken
tabiat ve kültür varlıklarının korunması
konularında neler söyleyebiliriz?
XX. yüzyılın ikinci yarısı, bütün dünyada ve
özellikle Türkiye gibi yeni gelişmekte olan
ülkelerde hızlı kentleşme dönemi olmuştur.
Bu süreç içerisinde, nüfusun neredeyse
yarısı kentlerde yaşamaya başlamıştır. Bu
da, çevre kirlenmesi sorunu ile pek çok farklı
sorunu da beraberinde getirmiştir. Ülkemizin
her köşesi gibi İstanbul’umuz da tabiatının
güzelliği, kültürel varlıklarının zenginliği
sebebiyle âzamî özen gerektiren bir şehirdir.
Bazı olumsuz hadiselerden dolayı zaman
zaman kaygı duyulsa da ülkemizin geleceği
namına amaçlanan hedeflere, ancak bilinçli,
ilgili ve birikimli kişi ve kurumlar aracılığı ile
ulaşılabileceği gerçeği unutulmamalıdır. Tabiî
ve kültürel kaynakların korunmasına yönelik
yapılacak olan çalışmalar da kamu, özel,
yerel ve sivil birlikteliğin oluşturulması ile