Page 13 - aktuel-16

Basic HTML Version

BezmiâlemAktüel 2017 /
13
Nazif Tepedelenlioğlu’nun kaleme aldıkları çok büyük
bir önem arz etmektedir. İdeolojik hiçbir düşünce
şehvetine kapılmadan kırklı ve ellili yıllarda yazılan
bu çalışmalar insanların yüreklerine su serpmiş ve
ideolojik ve kültürel teröre karşı çıkmış, hakikatin
ortaya çıkması için bir fener yakmışlardır.
Yakın zamanlarda, üniversitelerimizin, bazı vakıf ve
belediyelerin yayınları, faaliyetleri sevindirici ve ümit
vericidir. Fakat burada da tersine bir bilgisizlik ve
tefekkürsüzlük ile aleyhte söylenenlerin hiçbir ilmî
kriterle ölçmeden, zıddının doğru olduğu fikrinden
hareketle metinler meydana getirmek de yeni bir
cahiliye ortamı meydana getirebilir. Bu konuya da
dikkat etmek ve hassas olmak mecburiyetindeyiz.
Abdülhamid Han her cephesiyle
ele alınmalı ve bu alandaki resim
tam olarak ortaya konulmalıdır.
Ayrı ayrı monografilerle veya ortak
çalışmalarla zengin bir literatür
taraması ve derin, tarafsız bir
tefekkürle ifade edilmelidir. Siyaset,
idare, maarif, şehircilik, imar ve
iskân faaliyetleri, kültürel, sosyal ve
dinî hayat karşısındaki yeri tespit
edilmeli, spor, sanat ve edebiyat
cephesi de göz ardı edilmemelidir.
Biz de burada Abdülhamid Han’ın
şahsî hayatı, maarif, şehircilik, imar konusunda fikir
ve faaliyetleri hakkında bir takım tespitler ve fikirler
serdetmeye çalışacağız. Abdülhamid Han, 21 Eylül
1842 senesinde Abdülmecid Han’ın ikinci erkek evladı
olarak dünyaya gelmiştir. Annesi Tîr-i Müjgân Kadın
Efendi’dir. Sultan Abdülmecid Han’ın ard arda Osmanlı
tahtına geçen dört oğlundan ikincisidir. Küçük yaşta
annesini kaybeden Abdülhamid, hiç evladı olmayan
Perestû (Piristû) Kadın Efendi’nin terbiyesine verildi.
Abdülhamid Han, orta boylu, koyu kumral saçlı ve
sakallı, Osmanlı ailesinin karakteristik özelliği olan
burun yapısına sahip, yeşil ile mavi arasında renkli
gözlü, zeki ve hassas bakışlı, tatlı, kalın ve gür sesli
vücut bakımından zinde, çevik, hafızası çok kuvvetli
bir zat-ı şerif idi. Daima sade giyinen ve gösterişten
hoşlanmayan bir kişiydi.
Babasının sağlığında amcası AbdülazizHan ve ağabeyi
Murad Han’dan sonra üçüncü sıradaki veliaht olarak
ilan edilmiş, amcası tahta geçince ikinci, ağabeyi
tahta geçince de veliaht şehzade
olmuştur. Nihayet, ağabeyinin sağlık
sebepleriyle tahttan indirilmesinden
sonra 1876 senesinde tahta geçmiş ve
halife-sultan olmuştur.
Otuz üç yıl süren saltanatını
müteakip, hal edilmesinin ardından
evvela Selanik’teki Alatini köşkünde;
Balkan Harplerinde bu toprakları
kaybetmemizden ötürü, Beylerbeyi
Sarayı’nda mecburi ikamete memur
edilmiştir. 1918 senesinde ise Emr-i
Hak vaki olup âlem-i cemale göçmüştür. Cenaze
merasimine büyük bir kalabalık katılmış, dedesi II.
Mahmud Han, amcası Aziz Han ve Büyük annesi
Bezmiâlem Valide Sultan’ın ahret komşusu olarak
Çemberlitaş’taki türbesine defnedilmiştir.