Page 12 - AKTÜEL DERGİ 18. SAYI

Basic HTML Version

12
/ BezmiâlemAktüel 2018
Neyzen ile ilişkisi hakkında ne
düşünüyorsunuz?
Çok güzel ilişkileri var. Bambaşka
yolda iki insan ama birbirlerini
çok sevmişler. Vatan sevgileri
birdir. Neyzen, dedemin yanına
oturur şiirlerini dinlermiş dedem
de onun neyine hayranmış.
Dinlerken gözlerinden yaşlar
akarmış.
Dedenizin milli şair olarak
tanımlanmasını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Dedemin yaşadığı olaylar farklı
yönden incelenmesi gerekiyor.
Bazı insanlar onu sadece
“milli şair” kavramının içine
sıkıştırmaya çalışıyorlar. Sadece
“milli şair” veya “İslam şairi”
kalıbına sokmak biraz haksızlıktır.
Çok yönlü bir insandır. Çok fazla
kitaplar dolduracak bir hayatı
var. Fazileti, dürüstlüğü, ahlakı,
sözünün eri ve en güzeli de
samimi olmasıdır. Bir taraftan
güreşçi, bir taraftan Boğaz’ı
yüzerek geçen bir sportmendir.
Hasan Tahsin’in evlatlarını da
kendi çocukları gibi büyütmüştür.
Değişik bir insandır. Belki de
bu kadar dürüst ve samimi
olduğu için şimşekleri üzerine
çekiyor. Aslından bir eli yağda
bir eli balda yaşayabilirdi, ama o
bunu seçmemiş. Onun dizilerini
yapanlar, yazılarını yazanlar
sürekli bir fakirlik muhabbeti
içindeler. Değil aslında. O bu
hayatı kendisi seçiyor. O zamanki
insanlar nasıl yaşıyorsa o da öyle
yaşıyor, açsalar aç toksalar tok.
Bundan asla şikayet etmiyor.
Mektuplarında da hiç şikayeti
yoktur, onların sıkıntıları ile
dertlenir, torunlarını merak eder,
derdi yok parasızlıktan. Teşkilat-ı
Mahsusa’da görev almıştır ve
Thomas Edward Lawrence’e
karşı savaşmışlardır. Berlin’e,
Necip Çöllerine gidiyor.
Dedenizin vaazları da çok dillere
destandır. Biraz bahseder misiniz?
Vaazları çok önemlidir. Mustafa
Kemal bizzat ‘ulemaya ihtiyaç vardır’
diyerek dedemi çağırıyor. Mehmet
Akif, Fatin Hoca’nın bilhassa buraya
sevk edilmesi diye bir yazısı da vardır.
11 yaşındaki dayımı yanına alıp
Ömer Rıza enişteme haber gönderip
Eşref Edip’e de 'derginin teferruatını
toplayıp arkamdan gelirsin' diye
haber yollayıp yola çıkıyor. 24
Nisan’da Mustafa Kemal onları
Meclisin önünde karşılıyor. Tacettin
dergahının şeyhinin evinde kalıyorlar.
Burdur
Milletvekili
seçildikten
sonra orayı ayrıca ikinci ofis olarak
kullanıyor. O zaman Ankara’da
kalacak yer yok, Mustafa Kemal bile
birkaç arkadaşı ile istasyon binasının
üzerinde kalıyor. Dedem de sürekli
Anadolu’ya vazifeli olarak gelip
gidiyormuş, vaazlar veriyormuş. 11
yaşındaki çocuk da yanında gidiyor.
O da bir milli mücadele kahramanı
ama sonu hazin oldu.
Mehmet Akif’in cumhuriyetin
uygulamalarına hiç itirazı var
mıdır?
İkinci mecliste fikir ayrılığına düştüğü
söyleniyor. Malum Hilafet makamının
kaldırılmayacağı sözü var, ama
birden bire kaldırılıyor. Verilen sözün
yapılmamış olması onu kırmıştır.
Bugüne kadar hiçbir itiraz okumadım
ve hep ülkesini soruyor. Mısır’da
‘medeniyet de ilim de bilim de
orada’ diyor, Türkiye’den bahsediyor,
hasretini de öyle belirtiyor. Tek derdi
Kur’an-ı Kerim, 7 yıl onunla uğraşıyor.
Dedenizin sürgün edilmesi ile ilgili
iddialar hakkında bilginiz nelerdir?
Hastalığının en büyük nedenlerinden
biri oğlunun rahatsızlığı diğeri ise
vatanından kendi kendisini 11
sene sürgün etmesidir. O’na 11
sene çok ağır geliyor. Döndüğünde
Çanakkale’de camileri görünce
ağlamaya başlamış.