Page 8 - aktuel-16

Basic HTML Version

8
/ BezmiâlemAktüel 2017
FETÖ tarafından gerçekleştirilen kanlı 15 Temmuz Darbe Girişiminin
üzerinden bir yıl geçti. Bakırköy Adalet Sarayı Adalet Komisyonu Başkanı
Recep Karaman ile 15 Temmuz’da adliyede yaşananları, FETÖ’nün yargı
ayağını ve terör örgütü ile mücadelenin yol haritasını konuştuk.
FETÖ İÇİN YOLUN SONU:
15 TEMMUZ 2016
Röportaj: Av. Ali Cahit Polat
Kendinizden bahseder misiniz? Bakırköy Adliyesi
Komisyon Başkanlığı göreviniz hakkında bilgi
verir misiniz?
T.C. Adalet Bakanlığı Bakırköy Adalet Sarayı’nda 14.
Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı görevinden sonra
2014 yılının Temmuz ayında Adalet Komisyonu
Başkanı görevine atandım. Ağır Ceza Mahkemesi
Başkanıyken duruşma yapıyordum. Ancak Adalet
Komisyonu Başkanı idari bir görev olması sebebiyle
hakimlik sıfatınız devam etse bile mahkemede hakim
olarak görev yapmıyor ve duruşmalara çıkmıyorsunuz.
Bakırköy Adalet Sarayı toplamda 12 ilçeye hizmet
vermektedir. Küçükçekmece ve Büyükçekmece
Adliyesi hükmi şahsiyet olarak mevcut olsa bile
Bakırköy Adalet Sarayı ile koordineli olarak çalışmak
durumundadırlar. Bakırköy Adalet Sarayı’nda tüm
mahkemeler mevcuttur. Ticaret mahkemeleri,
ağır ceza mahkemeleri, sulh ceza hakimlikleri ve
iş mahkemelerinin yanı sıra 12 ilçe dışındaki iş
davalarına da bakılmaktadır. Yaklaşık 250 civarında
hakim ve 130 civarında savcı görev yapmaktadır.
Ayrıca Silivri, Metris ve Bakırköy Çocuk ve Kadın
Kapalı Cezaevleri de Bakırköy Adalet Komisyonu’na
bağlıdır. Buradaki personelin çalışma düzenleri
komisyonumuz tarafından belirlenmektedir.
Sizce FETÖ nasıl bir yapıdır ve darbe noktasına
nasıl gelindi?
Bugün Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) olarak
nitelendirdiğimiz yapı; inanan insanların çocuklarının
eğitimsiz kalması ve iyi görevlere gelmemesi ezikliğini
giderecek bir hareket olarak kendisini ifade etti. Bu
şekilde inanan insanlar, Müslümanlar tarafından
rağbet gördü. Okullarının iyi eğitim verdiği ileri
sürüldü. O zamanki dönemde İmam Hatiplerin
kapatılması nedeniyle inanan kesim, çocuklarının
daha inançlı yetişmesi için tercihini bu okullardan
yana yapmak durumunda kaldı. Aslında başka
alternatif bırakılmamıştı. Fakat bu örgütün dış
bağlantıları konusunda bizim herhangi bir gözlemimiz
yoktu. Sadece bir cemaat fanatizmi olarak tavırlarına
bakıyorduk. 2010 HSYK seçimlerinden önceki
tavırları ile 2010 sonrasındaki tavırlarını net olarak
gözlemledim. 2010 yılından önce ellerinde güç
olmadığı zaman her şeye saygılı, kafasına vur
ekmeğini al tavrında olan kişiler 2010 yılından sonra
çok aşırı derecede cüretkar, küstah ve cesur bir hale
dönüştüler. O zaman bunu bir cemaat taassubuna
yordum. Fakat 15 Temmuz gösterdi ki bunun basit
bir cemaat taassubu değil, uluslararası istihbarat
örgütlerinin yönlendirdiği bu gurubun gösterilen hedef
ve yolda varmış oldukları son noktadır.
Bu gurubun içindeki insnaların belki de yüzde 90’ı
dini duygu ve amaç içinde çalışıldığını düşünüyordu.
Halen de o şekilde inan insanlar mevcut. Hatta terörist
başı olan Fetullah Gülen’e bile bazı konuların kademe
kademe kendisine söylendiği kanaatindeyim. Ama
uluslararası istihbarat örgütlerine teslim olduğunuzda
onların önünüze koyduğu yemeği yemek ve faturayı
ödemek zorundasınız. Geri dönüşünüz olmaz, tek yol
vardır. Geldiğimiz aşamada o gruba sempati duyan