Page 9 - AKTÜEL DERGİ 19.SAYI

Basic HTML Version

Bezmiâlem Aktüel 2018 /
9
köprüsünden itibaren Haliç, Cendereye kadar bataklık
haline gelmişti. Kayıklar dahi hareket edemiyordu.
Çürük yumurta kokusuna benzer koku kirliliği Haliç
çevresinde ciddi çevre kirliliği oluşturuyordu. Üç
üniversiteden 23 öğretim üyesi ile çalışılarak Haliç
rehabilitasyon projesini hazırladık. Haliç’i rehabilite
ederek yaşanılabilir bir yer haline getirdik, taranan
çamuru çamur barajına (Türkiye’de ilk) verdik, suyun
tekrar Haliç’e gelmesini sağladık ve çamur barajında
ilk defa stabilizasyon ve solidifikasyon işlemini
uygulayarak burada zeminin stabil hale gelmesini
sağladık. Haliç’te güzel bir ortam oluşmasını sağladık.
Diğer bir sorun olan yeşil alan azlığı idi. 4 yıl içerisinde
1 milyonu aşkın ağaç ve ağaççık dikerek çözdük.
Tüm sahilleri ağaçlandırdık. Şehrin kişi başına düşen
yeşil alanı 2 metre seviyesindeyken bunu 5 metreye
çıkardık. Boğaza erguvan ağaçları diktik. Boğaza
erguvan ağaçları yakışır. Türkiye’nin ilk gül bahçesini
Göztepe parkında yaptık.
Çevre ile ilgili önemli düzenlemeleri hayata geçirdik.
Çevreyi konforlu yapmazsanız insana konforu
sunamazsınız. 1993 yılında musluklardan sular
akmazdı. Bu sorunu yıllara yayarak önemli ölçüde
çözüme kavuşturduk. Bu çalışmaların ve birikimlerin
tamamını 2002 yılında merkezi hükümete taşıyarak
uygulamaların önünü açmaya çalıştık. Bu çalışmalarla
su ve hava kirliliği sorunu büyük ölçüde çözüme
kavuşmuştur. Bundan sonraki süreçte en önemli
yapılması gereken İstanbul’u daha kimlikli hale
getirmektir. Benim şehirle ilgili önem verdiğim nokta;
yurt dışından bir insan geldiğinde meydanı, caddeyi,
sokağı, tarihi eserleri, kültürel mekanları görmek
arzusunu hissetmesidir. Bu nedenle şehrin belirli
noktalarına dokunarak bir kimlik oluşturmalıyız.
İstanbul’da bugün temiz hava solumamızda büyük
emekleriniz olduğunu biliyoruz. Kömür kokan
İstanbul’dan bugünlere nasıl gelindi?
İstanbul hava kirliliği nedeniyle nefes alınamayan bir
şehirdi. Özellikle 1993 yılında İstanbul Fatih ilçesinde
kükürt dioksit kirliliği maksimumseviyelere ulaşmıştı. O
zaman veriler kamuoyu ile paylaşılmıyordu. Bu açıdan
dünyanın en kirli şehirleri arasında gösteriliyordu.
1994 yılından itibaren hava kalitesi verilerini kamuoyu
ile paylaşmaya başladık. O dönemde İstanbul’un
doğal gaz abonesi 125 bin idi. Vatandaşımıza hava
kirliliğini birlikte çözeceğimizi ifade ettik. Biz, insanların
soludukları havanın kalitesini bilme hakkına sahip
olduğuna inanıyoruz. Çünkü insanlar günde 13 bin
litre hava soluyor. Bu yüzden havanın kalite değerinin
iyi olması gerekiyor. Bu düşüncelerle İstanbul’un hava
kirliliğini çözmek için çalışmalar gerçekleştirdik. 2 sene
gibi kısa bir sürede 125 bin olan doğal gaz abonesini
1 milyon 250 bine çıkartarak hava kirliliğini önemli
miktarda azalttık. O dönemde soluduğumuz havanın
kalite seviyesinin düşük ve kirli olduğunu vatandaşa
anlatmamız gerekiyordu. Bu nedenle vatandaşımıza
bunun alt yapısını hep birlikte oluşturmamız gerektiğini
ifade ettik. Türkiye’de ilk defa, online olarak, hava
kalitesini tüm Türkiye’ye izleterek kamuoyunu
bilgilendirdik. 10 noktada tam otomatik, uluslararası
normlarda hava kalitesi izleme ağı kurduk.
O zaman kömürler büyük hacimler halinde evlere
gelirdi. Biz bunun boyutunu, özelliğini ve kalitesini
belirledik ve kömürün torbalara konulmasını sağladık.
Türkiye’de ilk uygulamayı İstanbul’da başlattık.
Tüm bu çalışmalar sonucunda vatandaşımız daha
ucuza ve daha kaliteli ısınabildi. Kömür kalitesini
tutturamayan satıcılara ciddi yaptırımlar ve cezalar
uyguladık. Böylece İstanbullu vatandaşlarımızın
soluduğu havanın kalitesini iyileştirdik.