Page 44 - aktuel

Basic HTML Version

O
smanlı döneminde diğer
toplumlarda olduğu gibi hasta
ve yaralıların bakımlarına önem
verilmekteydi. Bunun için kendilerince
çeşitli yöntemler geliştirmişlerdi. Osmanlı
döneminde sağlıkla ilgili yalnızca ‘‘Tıp
Okulları’’ vardı. Sağlık meslekleriyle ilgili
okullar Osmanlı İmparatorluğu’nun son
dönemlerinde açılmıştı. Bunun yanı sıra
toplumda ilaç hazırlayan, bakım ve tedavi
işlerini yürüten, kırık-çıkıkla ilgilenen, aşı
yapan ve ebe kadınlar da vardı. Anadolu
toplumunun ayağına hizmet götüren bu
insanların eğitebileceği okul yoktu. Usta
çırak ilişki ile işi öğreniyorlardı.
Hemşirelik eğitiminin temellerinin 19. yy’
da atıldığı belirtilmektedir. 1845’de tıp
okulunun bir köşesinde iki yıllık kurslarla
küçük cerrahlar adı verilen bir grup sağlık
personeli yetiştirilmiş ve aşı, pansuman,
sünnet gibi işler öğretilmiştir. Bundan
sonra İstanbul toplumu ‘‘Lambalı Kadın’’
olarak nitelendirilen Florence Nightingale
ile tanışmış (1854-1856) ve onun
çalışmaları takdirle karşılanmıştır. Ancak
hemşirelik eğitimine baktığımızda 1900’
lü yılların başında süresi 6 ay olan ‘gönüllü
hasta bakıcılık kursu’ na toplumda
tanınmış ailelerin kızları seçilmesiyle
tam olarak başlanmıştır. Aynı zamanda
toplumdaki kadınlar için de hasta bakıcılık
kursları açılmıştır. 1920’de Amerika
İstanbul’ da açtıkları bir hastanenin
hemşire gereksinimini karşılamak üzere
Amiral Bristol Sağlık Lisesini açmıştır.
Böylece, hemşirelik eğitimine verilen
önemin artmasıyla 1925’de Kızılay Özel
Hemşirelik Okulu, 1946’dan sonra da
bugünkü Sağlık Meslek Liseleri açılmaya
başlamıştır. Türkiye’de hemşirelikte
lisans düzeyinde eğitim 1950’li yıllarda
başlamıştır. İlk olarak Ege Üniversitesi
Hemşirelik Yüksekokulu (1955), Hacettepe
Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu
(1961) ve İstanbul Üniversitesi
Florence Nightingale Hemşirelik
Yüksekokulu (1961) açılmıştır. Ülkemizde
Yükseköğretimde hemşirelik yüksek
lisans eğitimi, Hacettepe Üniversitesi’nde
1968’de, hemşirelikte doktora eğitimi
ise yine Hacettepe Üniversitesi’nde
1972 yılında başlamıştır. Bu yıllardan
sonra birçok Hemşirelik Yüksek Okulu
Osmanlı döneminde sağlıkla ilgili yalnızca ‘‘Tıp Okulları’’
vardı. Sağlık meslekleriyle ilgili okullar Osmanlı
İmparatorluğu’nun son dönemlerinde açılmıştı.
açılmıştır. 2011 yılından itibaren de
hemşirelik yüksek okullarının bir
kısmı fakülte olarak eğitim vermeye
başlamıştır: İstanbul Üniversitesi
Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi,
Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi,
Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik
Fakültesi, Hacettepe Üniversitesi
Hemşirelik Fakültesi, Akdeniz Üniversitesi
Hemşirelik Fakültesi. Diğer Hemşirelik
Yüksek Okulları Sağlık Bilimleri Fakültesi
adı altında Hemşirelik Bölümü olarak
eğitimlerini sürdürmektedir. Türkiye’de,
hemşirelik mesleğinin topluma üst
düzeyli hemşirelik hizmeti verebilmesi
(koruyucu, tedavi edici, rehabilite edici),
dünyada ortak hemşirelik bakım vizyon
ve misyonunu takip edebilmesi ve
geliştirebilmesi için üniversite düzeyinde
eğitimle sağlanması önemlidir.
HEMŞİRELİĞİN ÇAĞDAŞ ROLLERİ
Geçmişten günümüze hemşirelik
mesleğinin gelişimi özellikle bağımsız
rollerini ön plana çıkarmıştır. Mesleği
çağdaş bir hizmet alanı olarak gösteren
bu rolleri, bakım verici rolü, karar verici
rolü, savunucu rolü, yönetici rolü,
rehabilite edici rolü, konfor sağlayıcı-
rahatlatıcı rolü, iletişim ve eşgüdüm
sağlayıcı rolü, eğitici rolü, kariyer geliştirici
rolü, araştırıcı rolü, tedavi edici rolü,
danışman rolüdür.
Bakım Verici Rolü:
Hemşireliğin uygulama
alanındaki en bağımsız ve temel rolüdür.
Bireyin sağlıklı iken kendisinin karşıladığı,
hastalık sırasında ise tek başına
kendisinin karşılayamadığı ihtiyaçları
destekleme ya da karşılama bakımın
temelini oluşturur. Hemşireler iyileşme
süreci boyunca hastanın sağlığını yeniden
kazanması için yardımcı olur.
Karar Verici Rolü:
Etkin bakımın
sunulmasında hemşire bakım süreci
boyunca kritik düşünme becerilerini
kullanmalıdır. Hemşire karar verici
rolünde hasta adına tek başına karar
vermemekte, bireyi ve ailesini bakım
planına ve tedavi kararına ortak
etmektedir. Bu süreçte hasta bireyin tıbbi
durumu, hasta ve ailesinin beklentileri
ve olanakları konusunda üyesi olduğu
ekibin görüşünü ve yaklaşımını dikkate
alması, eleştirel düşünme ve karar verme
becerisini kullanması gerekir.
Savunucu Rolü:
Bu rol, temelini insan
haklarından ve hasta haklarından alır.
Bireye/hastaya sağlık sistemi içinde
haklarını nasıl kullanacağını öğretir,
hakkını aramada yetersiz kaldığı
durumlarda onun hakkını savunur.
Hemşire, bakım verdiği birey ya da
grup için fiziksel ve psikososyal olarak
güvenli bir çevre sağlar. Bakıma ilişkin
karar verme süreçlerinde etik ilkeleri
göz önünde bulundurur. Bağımsızlığı
43
Bezmiâlem
aktüel
/ Temmuz 2013