Page 19 - aktuel-21

Basic HTML Version

Bezmiâlem Aktüel 2018 /
19
askeri disipline sahip. Aile hayatında dahi her şey
programlı; örneğin, verilen söz tutulacak, saatlere
riayet edilecek, randevular aksatılmayacak. Bu
gibi hassasiyetleri vardı. Ama bu demek değil ki,
çevresindeki herkese sert bir üslupla konuşuyor
ve davranıyor. Aksine şefkatli bir insan, şefkatli bir
baba. Yalnızca düşmana karşı şefkatli değildi. Fakat
Ermenilerle savaşıldığı dönemde, Ermenilerden
yetim kalan çocuklara sahip çıkıyor. Trabzon’da
Ermenilere açılan Amerikan Yetimhanesinde, o
çocuklara da babalık ediyor. O Ermeni yetimleri de
teşekkür mahiyetinde bir Kazım Karabekir portresi
yapıyor, altına da “Yetimler babası Kazım Karabekir”
yazıyorlar. Bu portre, üzerimize atılan iftiralara ve
sözde soykırım yaftalarına tokat gibi bir cevap
niteliğindedir.
Annenizin babanız ile iletişimine dair hatırınızda
kalan anılar var mı?
Timsal Karabekir:
Babam hayatının belli bir
döneminde çok zorluklar yaşamış. Açtığı muhalefet
partisi neticesinde, bu evde (Kazım Karabekir
Müzesi) uzun süre göz hapsinde tutulmuş. Sıkıntılı
bir dönem olmasına rağmen, annem piyanosunu
çalıyor, babam kemanını çalıyor, yani müzikle her
zorluğu aşmışlar. Annem derdi ki; “Paşam o kadar iyi
bir insan ki; Allah’ın kulundan istediği tüm özellikler
onda var.” Asla hak yemez, asla yalan söylemezdi.
Bizleri de öyle yetiştirdi.
Annem kahvesini pişirir, her gün farklı bir ağacın
altında babamla kahvelerini içerlerdi. Çok iyi
anlaşırlardı. Sevgileriyle ve muhabbetleriyle, örnek
olabilecek nadir insanlardandı. Biz de öyle güzel bir
ortamda yetiştik.
Kazım Karabekir nasıl bir babaydı?
Baba-kız ilişkinizi özetleyen bir hikâyeniz var mı?
Timsal Karabekir:
Benim çok küçük yaşta bir
yalanımı yakaladı. Bu olay olduğunda 5-5 buçuk
yaşlarındayım. Ablalarım da 18 yaşlarında.
Ablalarımın bisikletleri vardı ve beni binmemem
için tembihlemişlerdi. -Babam da o tarihlerde
TBMM Başkanıydı, bahçede korumalar vardı,
haliyle kalabalık bir ortam var- ben de o bisiklete
binmeye kalktım ve bindiğim gibi de düştüm.
Babam sorduğunda da; bağ tarafına geçerken tel
kesti, dedim. Benim bisikletten düştüğümü gören
herkesi, babama anlatmamaları için tembihlemiştim.
Beni doktora götürdüler. Aile doktorumuz Müfide
Külek, muayene odasından benim dışımdaki
herkesi çıkardı ve bana şöyle söyledi: “Ee Müfide…
Hırsızlık mal, damgasını basar.” O kadar utandım
ki; meğer babam da dâhil herkes olayın doğrusunu
biliyormuş. Yaşadığım o olay bana çok büyük ders
oldu. Eğer babam bana kaba bir şekilde muamele
etmiş olsaydı, belki de o davranışımı sürdürecek,
büyük bir yalancı olacaktım.