Page 26 - aktuel-21

Basic HTML Version

26
/ Bezmiâlem Aktüel 2018
Üniversitemiz, yurt dışından, kendi alanlarındauzman
insankaynağınıTürkiye'yegetirecekdeğerlibirprojeyi
hayata geçirmiştir. Dünyanın en iyi üniversitelerinde
ihtisas eğitimini tamamlamış akademisyenlerin de
yer aldığı bir ekip tarafından kurulan Yaşam Bilimleri
ve Biyoteknoloji Enstitümüzün çağdaş teknolojiyle
donatılmış tarihi binasında; endüstriyel enzim ve
Hepatit B aşı ve parathormon üretimi, sıtma ve Kırım
Kongo Kanamalı Ateş virüsü gibi alanlarda geleceğe
yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalar hem
tersine beyin göçü için önemli bir aşama niteliği
taşımakta hem de sağlık alanında yapılan ithalatı
azaltmaya yönelik ciddi bir kaynak oluşturmayı
hedeflemektedir.
Eğitim ve araştırma ve endüstriyel üretim alanlarının
ihmal edilmeden atbaşı götürülmesi ve bu alanları
besleyecek insan kaynağının güçlü bir şekilde
yetiştirilmesine ihtiyaç vardır. Bu enstitüde yapılmak
istenen de budur. Yurt dışında ciddi yetişmiş
insan kaynağını, böyle özel bir kurumda istihdam
edip uzman insan kaynağıyla besleyip yukarıda
bahsedilen alanlarda ilerlemek.
Beykoz'daki enstitüde endüstriyel enzim ar-ge'si
ve üretimi, üniversite-sanayi işbirliğinin güzel bir
örneğini temsil etmketedir. Otuz yıl geriden gelinen
alanda, mikroorganizmalar fabrika gibi kullanılarak
değerli biyokimyasallar ürettirilmektedir. Bu değerli
biyokimyasallar insülin olabilir, Hepatit B olabilir, ya
da ekmekte kullanılan amilaz olabilir. Rekombinant
DNA ve mikrobiyel sistemler vasıtasıyla üretilen
ürünler 100 milyar doların üstünde rakamlara
ulaşan sektörlerdir ve Türkiye bunların tamamını
ithal etmektedir. İnsan vücudunda veya çevrede
de bulunan ve GRAS statüsünde kabul edilen
mikroorganizmalar, dünya standardında, gıda ve
çevre regülasyonlarına uygun olacak şekilde fabrika
haline getirilmektedir. Bu fabrika haline getirilen
organizmaların içine elektronik devre gibi DNA'dan
devre dizayn ediyoruz. Bu şekilde üretilen enzimden
farmasötik ilaçlara kadar tüm biyoteknolojik
ürünlerin katma değerinin başka endüstri kollarıyla
kıyaslanmayacak kadar yüksek olduğunun da
bilinmesi gerekmektedir.
Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji Enstitüsünün
zamanla İsrail’de Weizmann, İsveç’de Karolinska,
Almanya’da Max-Planck gibi bulundukları ülkenin
ismini uluslararası akademik ortamlarda parlak bir
şekilde temsil eden, Türkiye'nin biyolojik araştırmalar
alanında en önemli merkezlerinden biri haline
gelmesine çalışılmaktadır. Enstitü, kendisinden
sonra bu tarz bir girişimle açılacak olan enstitüler
için de bir emsal olmakla kalmayacak, aynı zamanda
dünyanın dört bir yanında araştırmalarına devam
etmekte olup ülkesine dönmeyi arzu eden Türk bilim
insanının geri dönmesine de vesile olacaktır.