Page 10 - aktuel_sayi_3

Basic HTML Version

8
BezmiâlemAktüel 2014 / 3
Yıl 1916. Çanakkale
Savaşı’nın son gün-
leridir.
Boğazı
geçemeye-
ceklerini
anlayan
müttefik kuvvetleri
yavaş yavaş çekilir-
ler ancak az da olsa
çatışmalar devam et-
mektedir.
Mehmet
Muzaffer
isimli Galatasaray Liseli bir asteğmen Çanakkale
Savaşları sırasında cephede görevlidir. Alayın kam-
yon ve araba lastiğine ihtiyacı vardır. Muzaffer As-
teğmen becerikli bir İstanbul çocuğu olduğundan
Karargâh, onu gerekli malzemelerin temini için me-
mur eder. O yıllarda otomobil ve kamyon lastiği yok
denecek kadar azdır ve karaborsadır. İcabeden pa-
ranın temini Mehmet Muzaffer’e için Erkanı Harbiye
Riyaseti’ne hitaben yazılı bir tezkere verilir. İstan-
bul’a giden asteğmen Mehmet Muzaffer araştırma-
ları sonucunda Karaköy’de bir satıcıda istediklerini
bulur. Fiyatlar fahiştir ancak anlaşmaya varılır.
Muzaffer Asteğmen para alabilmek için Erkanı Har-
biye’nin yolunu tutar. Yazıyı okuyan Yarbay “Ne alı-
nacak ?” diye sorar. “ Oto ve kamyon lastiği” deyince
kızar: “ Bak oğlum! Ben askerin ayağına postal, sır-
tına kaput alacak para bulamıyorum, sen otomobil
lastiğinden bahsediyorsun. Hadi yürü git insanı gü-
naha sokma. Para mara yok!”
Ancak Mehmet Asteğmen görevi başarmak zorun-
dadır. Çünkü elde Alman yardımı iki araç vardır an-
cak lastikleri yoktur. Savaşı kazanmak için de mut-
laka lastik bulması gereklidir. Kara kara düşünerek
Erkanı Harbiye’den çıkar. Beyazıt Meydanı’nda yü-
rürken aklına bir çözüm yolu gelir. Doğru satıcının
yanında alır soluğu. Paranın hazırlanmasının erte-
si güne kaldığını söyleyerek malları sabah erken
teslim alacağını bildirir. Kendisi de o gece sabaha
kadar uğraşıp çini mürekkeplerle sahte bir 100’lük
banknot hazırlar. Türk tarihinin ilk sahte parası böy-
lece hazırlanmış olur.
Lastikler sabahın erken saatlerinde gemiye yükle-
nir ve Mehmet Asteğmen parayı verir. Gaz lamba-
sının aydınlattığı ortamda paranın sahte olduğunu
anlayamayan tüccar olayı ancak parayı bozdurmak
istediğinde fark eder. Paranın üzerinde ise gerçek
paralarda yazan
“Bedeli Dersaadet’te altın olarak
tesviye olunacaktır”
ibaresi yerine “Bedeli Çanak-
kale’de şehitlerin kanı ile ödenecektir” yazılıdır.
Lastikleri alan Mehmet Asteğmen ise çoktan Ça-
nakkale’nin yolunu tutmuştur.
Mehmet Asteğmen bu görevi başarıyla bitirdikten
sonra Gazze’de cepheye gider. Burada yaralanır.
Kendisine verilen harp madalyasını ise “Ben sadece
yaralandım. Buna sevindim, ancak harp meydanla-
rında arkadaşlarım kollarını bacaklarını kaybettiler.
Bu madalya onların hakkı” diyerek kabul etmek
istemez. Bir yıl sonra da Gazze’deki çatışmalarda
şehit olur. Sahte paraya gelince. Karaköylü Musevi
tüccar olayın üzerine gitmez, ancak olay tüm İstan-
bul’a yayılmıştır. Olayı duyan Şehzade Abdülhalim
Efendi, tüccarı buldurup değeri olan parayı öder ve
sahte banknotu alır. Emniyet Müzesi’ne yerleştirilen
‘ibretlik’ para halen Polis Akademisi Polis Labora-
tuvarları Daire Başkanlığı’nda bulunuyor.
Mehmet Muzafferlerin
ÇANAKKALE ZAFERİ