Page 31 - aktuel-7

Basic HTML Version

BezmiâlemAktüel 2015 /
31
Tarihin en kanlı savaşlarından biri olarak bilinen Ça-
nakkale Savaşları farklı bir kahramanlık hikâyesini
gözler önüne serdi. Dönemin hekimleri tarafından,
cephede sıkça rastlanan enfeksiyon hastalıklarına
karşı geliştirilen aşılar, hastalığa yakalanma riskini
en aza indirerek zafere giden yolda askerlere destek
oldu. Dönemin hekimleri tarafından dizanteri, tifo, ti-
füs, çiçek gibi bulaşıcı hastalıklara karşı geliştirilen
aşılar Mehmetçiği ayakta tuttu. 100 yıl önce yazılan
destana ışık tutan tıbbi belgelerin yayınlandığı adres
Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi oldu.
Çanakkale Savaşı esnasında Ordumuz salgın
hastalıklar ile nasıl mücadele etti?
Çanakkale Savaşı bizim tarihimizin yüz akı olarak
bilinen ve başarılarının her yıl hatırlanıp tekrarlandığı
önemli bir askeri başarı ve zaferdir. Ancak karşımı-
za bütün teknolojileri ve asker yapıları ile gelen yedi
düvel var. Bütün bu olumsuz koşullara rağmen bizim
başarılı olmamızın altında yatan fedakârlıklarımız var.
Gönüllü sağlık mensuplarımızın (buna; sınıflarını terk
ederek askere giden Askeri Tıbbiye öğrencilerimiz,
Hilal-i Ahmer – Kızılay mensupları da dahil) gönüllü
olarak cephe ve cephe arkasında aşı, anti-serum, ilaç
temini ve tedavisinde bulunması önemli örneklerden
biri. Diğer yandan önemli bulaşıcı hastalıklardan ko-
runma ve tedavisinde kullanılan aşı ve anti-serumları
imal eden Hıfzıssıhha Müessesesi’nin çalışmalarına
savaş esnasında da ara vermemiş olması da önemli
bir rol oynamıştır. O dönemde bizler koruyucu hekim-
lik etkinliklerine yönelik sağlık çalışmaları konusunda
kendi kendimize yetebilen bir noktada idik. Takdir
edileceği gibi, özellikle de askerler ve ordu için gerekli
olan, aşı ile korunulabilen hastalıklara karşı gereken
tedbirleri alabilir olmak çok önemli. İstediğiniz kadar
silahınız olsun ama ağır hastalıklarla uğraşıyorsanız
ve ordunuzda bulaşıcı hastalıklar yayılmışsa savaş
kazanmanız çok ama çok zor bir iştir. Bu nedenle,
daha önceden geliştirilip imal edilenler yanında, o dö-
nemde ihtiyaca göre geliştirilen “aşılar” zaferin kaza-
nılmasına büyük katkı sağladı diyebiliriz.
O dönemde sağlık sistemimiz kazanılan zafere
bahsettiğiniz büyük katkıyı sağlayabilecek
seviyede miydi?
Savaş döneminde çeşitli mikroorganizmalarla mey-
dana gelen salgınlar şeklinde ortaya çıkan hastalıklar
var. O dönemde dizanteri, tifo, tifüs, çiçek gibi önem-
li enfeksiyon hastalıklarına karşı aşıyı ülke içerisinde
üretiyoruz ve uyguluyoruz. Özellikle de askerler ve
göz bebeğimiz ordumuz bu hizmetin odak noktasın-
da yer alıyor. Yani sağlığı önemli enfeksiyon hastalık-
larına karşı korunmuş bir orduya sahibiz. Bir Fransız
ve Yunan Ordusu’nda bulaşıcı hastalıklara yakalanan
kişilerin sayısı oldukça fazlayken bizim Ordumuzda
yıllar içerisinde azalmış ve onlara göre önemsenme-
yecek düzeyde. Osmanlı ordusunun sistematik ola-
rak devamı niteliğindeki askeri yapımız içinde kendi
kendine yeten uygulamalarla salgın hastalıklara kar-
şı ciddi bir korunma sağlanmıştır. Sağlık sistemimiz
dönemin askerlerinin ve ordusunun savaşta bulaşıcı
hastalıklardan kaynaklanan zayiat sayısının azlığı ile
başarısını ispat etmiştir.
Osmanlı’nın son döneminde bilimde Batının
çok gerisinde olduğumuz öğretildi bize hep.
Bu söyledikleriniz, bunun böyle olmadığını
gösteriyor…
Hem üretim hem de uygulama işlemleri çok ciddi bi-
çimde takip ediliyordu. Dünya’da ilk defa uygulanan