İLETİŞİM ENGLISH Ara ARA
Haberler
Dünya Böbrek Günü'nü Kutladık 12.03.2021


'Böbreğim, Ben, Ailem ve Bezmia(i)lem Mutluyuz' başlığıyla 'Dünya Böbrek Günü' etkinliğimiz online ortamda gerçekleşti. Açılış konuşmasını gerçekleştiren Rektörümüz Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu, “Geçen yıl son yüz yüze yaptığımız etkinlik Dünya Böbrek Günü etkinliği olmuştu. Ardından da maalesef COVID-19 Pandemisi nedeniyle birbirimizden uzak kaldık. Ancak bizim Kronik Böbrek Yetersizliği olan ve böbrek yerine koyma tedavilerini alan hastalarımız ile hala birlikteliğimiz devam ediyor. Çünkü onların diyaliz merkezine gelip gitmeleri gerekiyor. Onlarla bir uzaklığımız söz konusu olmadı. Diğer hastalarımızı zaman zaman uzaktan takip etmek durumunda kaldık" dedi.

15 senedir Dünya Böbrek Günü'nü kutladığımızı belirten Rektörümüz Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu,  “Böbrek Günü gün kapsamında dünyanın her yerinde çeşitli aktivite ve etkinliklerle böbrek hastalıklarına dikkat çekilmeye çalışılıyor. Neden bunu yapıyoruz? Çünkü farkına varılmadan yaşanabilen bir hastalık böbrek hastalığı. Ülkemizde 7 kişiden 1'inin böbrek hastası olduğunu, yaklaşık 10 sene önce yapılan araştırmalarla da ortaya koymuştuk. Dünyada da 10 kişiden 1'inin böbrek hastası olduğunu biliyoruz. Böbrek hastalığının tedavisini yapabilmek, diyaliz dışı tedavilerle bu süreyi uzatabilmek artık mümkün. Dünyanın her yerinde bu tedavilerin ulaşılabilir olmasına gayret ediyoruz. Böbrek hastası olmanız, hayatla bağınızı koparmanıza neden olmamalı. Bu hastalıkla birlikte yaşamayı öğrenmek, doğru tedavilerle hayatı devam ettirebilmek, iş, okul ve sosyal hayatınıza devam edebilmek mümkün. O nedenle bu yıl ki temamız, böbrek hastalığı ile her yerde iyi yaşayın" ifadelerini kullandı.

Üniversitemizin Nefroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Meltem Gürsu, konuşmasına şu sözlerle başladı:

“Polikliniklerimizde hastalarımıza böbrek hastalığı ya da kronik böbrek yetmezliği teşhisi koyduğumuzda, hastaların yüzlerinde korku ve üzüntüyü bir arada görüyoruz. Bunların bir kısmı bilgi eksikliğinden kaynaklanırken bir kısmı medyadan ya da farklı kaynaklardan edinilen genel ve yanlış bilgilendirmelerden kaynaklanıyor. Bir böbrek hastası, belki bundan sonra yaşamına bu hastalıkla devam edecektir ya da tedaviyle iyileşecektir ama hastaların normale yakın bir yaşam sürmeleri ihtimalini de bilmeleri gerekir. Hastalığı kabullenme süreci, tedavi sürecinin temelini oluşturuyor. Bu süreci atlattıktan sonra hasta tedavi ve ilaç uyumuna çok daha kolay adapte olabiliyor. Bizlerin başarısı da bu süreçlerin olumlu ilerlemesi ile birlikte artıyor "dedi Konuşmacılardan Dr. Şafak Mirioğlu “Renal Replasman Tedavilerinde Hastanın ve Ailesinin Rolü" konu başlığıyla ilgili sunum yaptı. Dr. Şafak Mirioğlu, hastaların şikâyetleri ve bu şikâyetlerin yaşamsal etkilerine değindi. Konuşmasının devamında hasta ve ailesinin rolü, tedavi yöntemleri gibi konu başlıklarını da masaya yatırdı.

Konuşmacılarından Canan Sayan, konuşmasına meslek öyküsünü anlatarak başladı. 23 yıldır diyaliz hemşiresi olarak görev yaptığını aktaran Canan Sayan “Renal Replasman Tedavilerinde Hemşirelik Yaklaşımı" sunumunu gerçekleştirdi.

Konuşmacılarımızdan polikistik böbrek hastası olan Serap Büber, “Renal Replasman Tedavilerinde Hayat Tarzı Değişiklikleri" konulu sunum gerçekleştirdi. Konuşmasında hastalık ve tedavi sürecini aktardı; Periton diyalizi, Hemodiyaliz ve Nakil hastası olan Serap Büber, tüm bu tedavi süreçlerini ve bu süreç içerisinde hayatında ne gibi değişiklikler olduğuna dair önemli bilgiler verdi.

2006 yılında böbrek hastası olduğunu öğrenen konuşmacılarımızdan İsmet Yavuz “Renal Replasman Tedavilerinde Hastanın Kendi Tedavisindeki Rolü" ile ilgili bir konuşma gerçekleştirdi. İsmet Yavuz konuşmasında özellikle diyete uyum ve ilaç kullanımı konusuna vurgu yaptı.

Gülseren Vural 4 yıldır diyaliz hastası olan eşi ile ilgili süreci “Renal Replasman Tedavilerinde Aile Üyelerinin Hasta Bakımındaki Rolü" başlıklı bölümde şu sözlerle aktardı:

“Eşimin tedavisine periton diyaliz ile başlandı. Fakat ilerleyen süreçte kalp ameliyatı olması gerekti ve periton diyaliz yetersiz kaldı. Dolayısıyla tedaviye hemodiyalizi ile devam etmeye başladık. Annemin yatalak olması nedeniyle Bezmialem Nefroloji ekibinin önerisiyle Ev Hemodiyalizine başladık. Son 3 aydır evde hemodiyaliz eğitimi alıyoruz. Bu süreç içerisinde eşime hem psikolojik olarak hem de tedavi uygulamaları esnasında yardımcı oluyorum."

22 yıldır diyaliz hastası olan 75 yaşındaki kayınvalidesi ile ilgili süreci aktaran Hicran Keklik, hasta ve yakınlarının bilinçli olmasıyla birlikte yaşamsal uyumun da arttığını aktardı. Diyaliz öncesi ve sonrası değişen yaşam koşullarından bahseden Hicran Keklik, en önemli şeyin “Kabullenme" olduğunu söyledi.

 Rektörümüz Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu etkinliğin kapanışında “Herkese, emeği geçen tüm ekibe ve hastalarıma teşekkür ediyorum. Arka planda bizim organizasyonumuzu yapan ekibe çok teşekkür ediyorum. Bir kez daha Dünya Böbrek Günü nedeniyle böyle uzaktan da olsa bir araya geldik. Sevgili hastalarımızın ve onların yakınları ile deneyimlerini paylaşması inanın bizim anlatmamızdan çok daha değerli. Çünkü işin içinde bunu yaşayanın anlatması, ifade etmesi ile bizim anlatmamız arasında bazen inandırıcılık kısmında eksiklikler olabiliyor. Yeni eğitim tekniklerinde hastalarımızla birlikte karar vermenizi istiyor tüm dünya… Biz de şimdiye kadar bunu böyle yaptık. Hep sizlerle nasıl bir tedaviler planlayacağımızı tartıştık, tartışmaya da devam ediyoruz. Dolayısıyla sizle biz beraber bu yolculuktayız ve böbrek hastalığımız ile mutlu olmak, hayatı yaşamak mümkün… Elbette kurallarımız var, bu kurallarla birlikte daha da mutlu olacağız… Katılımlarınız için her birinize teşekkür ediyorum." İfadelerini kullandı.


Dünya Böbrek Günü'nü Kutladık