Page 24 - aktuel-15

Basic HTML Version

24
/ BezmiâlemAktüel 2017
sakin karşılaması, Atatürk’ün bu savaşı
“askerimizin
yüksek ruhu sayesinde kazandık”
açıklamasına
çok uygun bir örnek teşkil etmektedir. Madalya gibi
askerin motivasyonunu sağlayacak bir başka araç da
özel günlerde biraraya gelmek veya bazı toplantılar
düzenlemekti. Savaş sırasında 11 Haziran Miraç
Kandiline denk gelmiştir. 14. Alay komutanı Kurmay
Yarbay Ali Rıfat Bey’in, bu özel gün vesilesiyle önemli
bir toplantı organize ettiği anlaşılmaktadır. Çünkü
önce alay müftüsü Şevki Efendi erlere gaza ve cihat
hakkında bir konferans vermiş,
sonra komutanın da katılımıyla
Matik deresinin bir düzlüğünde
alay askerleriyle cuma namazı
kılınmış, daha sonra da
şehitlerin ruhuna ithaf edilmek
üzere mevlid okutturulmuştur.
Mevlidden sonra gayet tesirli
bir dua edilmiş, bu duanın
sonunda, müttefik olunan
Almanya ve Avusturya’nın
da savaşta başarılı olması
için tekrar dua edilmiştir. Bu
toplantıyı biraz daha ilginç hale getiren, toplantıda
sadece manevi değerlerin ele alınmış olmaması, aynı
zamanda savaş içinde çok önemli bir yer tutan sağlık ve
temizliğe de değinen bir konferans verilmiş olmasıdır.
Haziran ayı 14. Alay’ın Ağıldere’ye çekildiği ve
Mayıs ayına göre düşmanla birebir çatışmadan
biraz daha uzak kaldığı bir dönemdir. Belli ki bundan
yararlanarak 14. Alay komutanı yukarıda bahsettiğimiz
toplantılarından bir başkasını 18 Haziran’da
düzenlemiştir. Askerler sabahtan itibaren talim yerini bir
tiyatro sahnesine çevirmek için uğraşmışlar, perdeler ve
kulis gibi bütün gerekleriyle tiyatroyu andıran bir alan
oluşturmuşlardı. Askerlerin arasında bulunan Komik
Şevki büyük ihtimalle savaş dışında mesleği tiyatro
olan bir erdi. Bu Komik Şevki aktörlüğe aklı erenleri
toplayarak bu tiyatro sahnesinde Sahte Esirci adında
bir piyes sahnelemişti. O gün boyunca 5. Tümen
mızıkası Karmen gibi parçalar çalarken, bir yandan
da sahnede kantolar seslendirilmiştir. Gösterilerden
sonra sıra oyunlara gelmiş, askerler halat çekmiş,
çuval ve yumurta koşuları yapmışlardı. Böylece bütün
gün süren eğlence askerin yemeğe dağılmasıyla son
bulmuştur. Savaş alanı gerisinde kurulan hastaneler
sahra hastanesi, postaneler sahra postanesi olarak
anılırdı. Hasan Cevdet Efendi de bunlara atfen savaş
alanında kurulan bu tiyatro sahnesini sahra tiyatrosu
olarak tanımlamıştır.
Hasan Cevdet Efendi askere verilen yemek hususunda
çok önemli bilgileri günümüze miras bırakmıştır. 14.
Alay yemeklerinin, Çanakkale Savaşı için oldukça
sembolik hale gelmiş olan üzümhoşafı, buğday çorbası,
ekmek üçlüsünden çok daha iyi durumda olduğunu
söylememiz gerekir. Ancak, savaş şartlarından doğan
lojistik sorunlar dikkate alındığında ve Osmanlı
İmparatorluğu’nun ithalat yollarının da kapalı olduğu
düşünülürse, zaman zaman gıda konusunda sorunlar
yaşanmış olması normal karşılanmalıdır. Fakat savaşın
her anında ve her bölgesinde
bu durum yaşanmamıştır. Belli
dönemlerde ve bazı mevzilerde
üzüm hoşafı, buğday çorbası,
ekmek
mönüsünün
karşımıza
çıkması normaldir. Ancak savaşın
en yoğun günlerini içeren, örneğin
Mayıs ayında verilen yemeğe
bakıldığında, koşullara göre gayet
uygun olduğu görülür. Buna göre
cephede askere sabahları çay ve
çorba; öğlenleri zeytin, ekmek,
üzüm, fındık; akşamları baklagil
olarak özetleyebileceğimiz bir mönü uygulanmıştır.
9 Ocak 1916’da düşmanın Yarımada’yı tamamen
boşaltmasıyla kapanan Çanakkale Cephesi'nde
tarafların kayıpları çok olmuştur. Osmanlı’da, şehitler
dışında yaralılar, kayıp veya esir olanlar, hava değişimine
gidenler gibi yani bu savaşta faaliyet gösteremeyecek
bütün unsurlar zayiat miktarı içinde yer almaktadır.
Hasan Cevdet Temizkanlı
Buna göre başından sonuna
kadar Çanakkale Savaşı’nda
şehitler
dahil
toplam
Osmanlı kaybı 213.266
olarak kayıtlara yansımıştır.
Bunun 56.167’sını cephede
çarpışırken
şehit
olan
askerlerimiz oluşturmaktadır.
Bugün Çanakkale Savaşı
gazilerimizden artık hayatta
kalan bulunmamaktadır. Son
olarak ülkemizin geleceği için
canlarını feda eden bütün
şehit ve gazilerimizin ruhları
şad olsun.