Page 12-13 - aktuel-14

Basic HTML Version

BezmiâlemAktüel 2016 /
13
12
/ BezmiâlemAktüel 2016
Allah Teala’nın yeryüzünde mübarek kıldığı mekanlardan biri Kudüs’tür.
Kur’an-ı Kerim’in İsra suresinde burayı ve çevresini mübarek kıldığını
bildirmektedir. Bu sebepten her zaman saygı gösterilen bir yer olmuştur.
Özellikle İshak aleyhisselamdan bu yana tarihî hadiseler bunu bize açıkça
göstermektedir.
KUDÜS
BİZİM NEYİMİZ?
YRD. DOÇ. DR. MEHMET EMİN AGAR /
BVU ÖĞRETİM ÜYESİ
Kudüs’ün diğer inanç gruplarındaki isimlerine
baktığımızda Jerusalem, Orşilim vs. gibi isimlerin
hepsi “barış yurdu = darüsselam” anlamlarına
gelmektedir. Müslümanlar tıpkı Mekke ve Medine
isimlerini tek başına kullanmadıkları gibi bu mübarek
şehri de Kuds-i Şerif şeklinde adlandırmışlar ve hep
hürmetle anmışlardır. Hâlâ da durum aynıdır.
Kudüs kurulduğundan beri vahyi, ilahî tebliği ve
nübüvvet kurumunu temsil etmiş bir mahaldir.
Bu sebeple bir İslam şehridir, bir peygamberler
şehridir. Sıradan, herhangi bir yer değil, İsra ve
Miraç hadiselerine mekanlık yapmış bir beldedir.
Peygamberlerin bir çoğu bu şehirde yaşamış, en
azından hayatlarının bir kısmını burada geçirmişlerdir.
Ayrıca bu Allah elçilerinin mabet olarak kullandıkları
mekanlar da buradadır. İbrahim aleyhisselam ve
hanımı Sâre validemiz bu şehrin yakınlarında Sebu
denilen mahalde yaşamışlardır. İkinci oğlu İshak
burada dünyaya gelmiş ve 106 yaşında Kudüs
yakınlarında vefat etmiş olduğu rivayet edilmiş
ve İbrahim aleyhiselamın El-Halil kasabasındaki
mezarının yanına defnedildiği bildirilmiştir.
Lut aleyhisselamın gençliği burada geçmiş ve daha
sonraları ilahî emirle Lut gölü yakınlarındaki kavme
elçi olarak gönderilmiştir.
Musa ve Harun aleyhisselamlar Mısır’dan çıkıp
Kızıldeniz’i geçince, Cenab-ı Allah tarafından Kudüs’e
gitmeleri emredilmiştir. Musa aleyhisselam vefatından
sonra mezarının burada olması için dua etmiş ve
burada defnedilmiştir.
Davud aleyhisselam, Calut’u öldürmüş ve muzaffer
bir savaşçı olarak şehre girmiştir.
Zekeriya aleyhisselam testerelerle doğranmış, oğlu
Yahya aleyhisselamın başı Kudüs’te kesilmiştir.
Meryem validemiz hazretleri Mescid-i Aksa’nın
doğu tarafındaki hücresinde itikafa çekilmiş, İsa
aleyhisselam burada dünyayı teşrif etmiş ve otuz
yaşında vazifesini tamamlayıp Allah katına buradan
yükselmiştir. Resulullah Efendimiz aleyhisselamın da
buradan yükseldiğini hatırımıza getirirsek, Rabbin
makamına yükseliş şehri Kudüs’tür, diyebiliriz.
Kudüs, Hz. İbrahim aleyhisselam’ın hanif dininin ve
vahiy kültürünün temeli olan tevhid inancını temsil
eden mukaddes ve mübarek şehir olduğundan,
buranın gerçek sahiplerinin de müminler olduğu
apaçıktır. Kudüs'ün, İslam’da özel bir yere ve
kudsiyete sahip olması, Müslümanların ilk kıblesi
Mescid-i Aksa’yı içinde bulundurması, İsra ve
Miraç mucizesine şahitlik yapması diğer şehirlerden
üstünlüğünü gösteren bazı özelliklerdir.
Kudüs ilk evvel, Muhammedî Müslümanların ilk kıblesi
ve Mescid-i Haramların üçüncüsü olan Mescid-i
Aksa’yı içinde barındırmasından ötürü İslam’da ayrı
bir yere ve öneme sahiptir. Ayette geçen “Kendisine
bir takım ayetlerimizi göstermek için…” ifadesi
Mescid-i Aksa’nın bir takım ilahî ayetleri, tevhidi ve
nebiler silsilesini sembolize eden bazı işaretleri içinde
bulundurduğuna delalet eder. Bu bakımdan Mescid-i
Aksa, Allah Teala’nın arz üzerindeki ilahî işaretlerinden
biridir. Ayrıca burası arzı süsleyen ikinci mescid,
Hak din İslam’ın ilk kıblesi, Süleyman aleyhisselamın
cinlere inşa ettirdiği ilk mescid. Yüz binlerce nebiye
Efendimiz aleyhisselamın imamlık yaptığı ilk mabed
ve miraca yükselirken uğradığı son kara parçasıdır.
Hadislerden öğrendiğimize göre, ibadet maksadıyla
seyahat ancak şu üç mescide olur: Mescid-i Haram,
Mescid-i Nebevî ve Mescid-i Aksa. Müminler için
vazgeçilmez mekanların başında geldiği bütün bu
anlatılanlardan dolayı apaçık ortada.
Mescid-i Aksa surlar içinde var olan her şeyin adıdır.
144 dönümlük yüz ölçümü ile Kıble Camii, Kubbetü’s-
Sahra, Eski Aksa, Mervanmescidi, tümkubbeli yapılar,
teraslar, çeşmeler, meydanlar, yollar ve ağaçların da
olduğu 200 tarihî eseri bünyesinde barındırır.
Mescid-i Aksa’nın içerisindeki Kubbetü’s-Sahra,
yaklaşık olarak ortaya inşa edilmiştir. 685 senesinde
Abdülmelik b. Mervan tarafından yaptırılan bu
yapının mimarları Reca b. Hayye el-Beysani ile
Yezid b. Sellam’dır. Mısır’dan toplanan vergilerle yedi
yılda tamamlanmıştır. Yapı sekizgen şekillidir. Kenar
uzunluğu 20.44 metredir. İçerisinde silindir sütunlar
üzerine bina edilmiş sekizgen bir yapı daha mevcuttur.
Bunun içerisinde bir daire ve ortasında kutsal kaya
(sahra) yer almaktadır. Kayadan 34 metre yükseklikte
20.44 m çapında bir kubbe bulunmaktadır.
Kubbetü’s-sahra Mescid-i Aksa içerisinde ayrıcalıklı
bir konuma sahiptir. Farklı açılardan bile gölgesiyle
bütünleşmiş bir şekilde mükemmel bir görüntü
sergiler. Osmanlı döneminde, Kanuni Sultan
Süleyman zamanında restore edilmiş, kırk pencere
çiniyle bezenmiş, kapılar balık plaklarla kaplanmış,
kubbe çiniyle örtülmüş, dış kubbe sekizgenine Yasin
suresi yazılmıştır. Sultan Abdülhamit zamanında
adı nakşedilmiş, son olarak sekizgen kubbenin
güney yüzündeki kapının yakınına Osmanlı tuğrası
yerleştirilmiştir.
Kutsal kayanın altındaki mağaraya kıble tarafından
on derecelik bir eğimle inilir. Mağara kare şeklindedir.
Kenar uzunlukları 4.50 x 4.50 metre, yüksekliği 3
metredir. Tavanda 1 metre çapında bir oyuk vardır.
Oyuk içerisinde biri sağda diğeri solda iki mihrap
bulunmaktadır.
Mağaranın sol kenarında Halil kapısı denilen bir
oturma yeri vardır. Mağaranın tabanı mermerle
kaplıdır. Burası tabii bir oluşumdur. Konuşan kaya
kubbenin altında ve ortasında yer almaktadır. Kaya
tek parça ve engebelidir. Kuzeyden güneye uzunluğu
17.70 metre ve batıdan genişliği 13.50 metredir.
Kubbe yatağından en yüksek noktası 1.50 metredir.
Etrafı desenli ve boyalı ahşap pervazla çevrilidir.
Peygamber Efendimiz aleyhisselamın ayakları miraca
çıkarken bu kayaya temas etmiş ve bunun üzerinden
göğe yükselmiştir.Miraç kayası, dışarıdanbakıldığında
kayanın şekli, Kabe’nin temellerine benzemektedir.
Kare şeklindeki kayanın güneyi Hicr-i İsmail’e benzer
şekilde yarı elips şeklini almaktadır. Kubbenin alt
bölümünde Peygamber Efendimiz aleyhisselamın
ayak izi olduğuna inanılan bir yer vardır.