Page 28 - AKTÜEL DERGİ 19.SAYI

Basic HTML Version

28
/ Bezmiâlem Aktüel 2018
14 Mart Tıp Bayramı, mesleki bir kutlama olmasının yanı sıra tıp
öğrencilerinin işgale karşı başlatmış olduğu mücadele hareketinin de adıdır.
14 MART: KURTULUŞ
MÜCADELESİNİN
İLK KIVILCIMI
PROF. DR. NURAN YILDIRIM /
BVU TIP FAKÜLTESİ TIP TARİHİ VE ETİK ANABİLİM DALI
Tıp Bayramı, İstanbul Dârülfünunu Tıp Fakültesi (günümüzde İÜ İstanbul Tıp
Fakültesi) öğrencilerinin, İstanbul’u işgal etmiş olan İtilaf Devletleri'ne karşı
başlattıkları isyanın, milli direnişin simgesidir ve öğrenciler tarafından ihdas
edilmiş tek bayramdır. Birinci Dünya Savaşı boyunca cephelerdeki hastanelerde
çalışan Tıbbiyeliler, savaş bitince okullarına döndüler. 30 Ekim 1918’de imzalanan
Mondros Mütarekesi’nin yedinci maddesine göre, İtilaf Devletleri güvenliklerini
tehdit edecek bir durum ortaya çıkarsa, herhangi bir stratejik noktayı işgal
edebileceklerdi. 13 Kasım 1918 sabahı, Haydarpaşa’daki okulun camlarından
bakan Tıp Fakültesi öğrencileri, Sarayburnu önünde demirlemiş İtilaf Devletleri
gemilerini gördüler. Topları Selimiye Kışlası'na ve Tıbbiye'ye çevrilmişti.
Çok geçmeden İngilizler Tıbbiyenin bir bölümüne
yerleştiler (Ocak 1919). İstanbul Hükümeti İngilizlerin
baskısıyla tutuklamalara girişti. Tutuklanıp apar topar
Malta’ya sürülenler arasında hocaları olan Sıhhiye
Dairesi Reisi ve Ordu Sıhhiye Müfettiş-i Umumisi Dr.
Süleyman Numan Paşa da vardı.
Bazı öğrenciler gizlice Anadolu’ya geçip Kuvâ-yı
Milliye saflarına katılmaya başladılar. Kalan öğrenciler,
işgal kuvvetlerine ülkenin sahipsiz olmadığını
göstermek istiyorlardı. Ama tutuklanmalarına yol
açacak bir şey olmamalıydı. Tıp Fakültesinin nüvesi
olan, ilk modern tıp okulumuz Tıphane-i Âmire 14 Mart
1827’de açılmıştı. Okullarının 92. kuruluş yıldönümünü
kutlamaya karar verdiler.
Darülfünun-ı Osmani Tıp Fakültesi Talebe Cemiyeti,
14 Mart 1919 günü Darülfünun Konferans Salonunda
bir çay ziyafeti tertip etti. Bu davete; Feyzi Paşa,
Besim Ömer Paşa, Âsaf Derviş Paşa başta olmak
üzere Tıp Fakültesi ve Darülfünun hocaları, İngiliz-
Amerikan-Fransız Kızılhaç temsilcileri, Fransız Sıhhiye
Müfettiş-i Umumisi, Tıp Fakültesi ve İnan Darülfünunu
öğrencileri ile Osmanlı basını temsilcileri katıldı.
Salonun bir tarafına Tıp Fakültesi öğrencileri, diğer
tarafına da İnas Darülfünun kız öğrencileri ile davetli
hanımlar oturmuştu.
Tıp Fakültesi öğrencilerinden Kemal Bey, okulun
kısa bir tarihçesini anlattıktan sonra, tıp eğitiminin
Fransızca yerine Türkçe yapılmasını sağlayan Kırımlı
Aziz Bey ve diğer hocaların hizmetlerine değindi.
Amerika’da tahsil etmiş olan Memduh Necdet Bey,
kuruluşundan 1919 yılına kadar Tıbbiye’den; 4.607
Türk, 240 Rum, 170 Ermeni, 79 Musevi, 11 Sırp-Bulgar
olmak üzere toplam 5.107 hekimin mezun olduğunu
ifade edip Tıbbiye’nin Birinci Dünya Savaşı’nda vatan
müdafaasına katkılarını rakamlarla dile getirdi.
Ateşli sözlerle sürdürdüğü konuşmasını; “İtiraf
ediyoruz ki vatan, bilhassa onun kalbi, beyni olan
İstanbul bu dakikada korkunç bir buhran geçiriyor.
Ama korkmuyoruz… Buradayız, burada kalacağız…
İstanbul bizimdir, çünkü halife ve hakan yatağıdır.
İstanbul bizimdir çünkü şehitler ve tarih buradadır.
İstanbul bizimdir çünkü istiklâl buradadır.” cümleleriyle
bitirdiğinde salon alkıştan inliyordu.