Page 46 - AKTÜEL DERGİ 19.SAYI

Basic HTML Version

46
/ Bezmiâlem Aktüel 2018
metodolojisine vakıf bireylerin birbirlerine yardımcı
ve destek olması kaçınılmazdır. Bu ise çok değişik alt
yapılardan gelen araştırmacı bilim adamlarının kendi
donanımlarını aktarmalarını ve dolayısıyla yaşam
bilimlerindeki kompleks problemlerin çözümünü
kolaylaştıracaktır.
Bunoktadanhareketle, üniversiteninkurucuvakıflarının
kısmi sahipliğinde bulunan ve tarihi dokusuna uygun
olarak restore edilen Beykoz Askeri Kışlası böyle bir
araştırma enstitüsünün kampüsü olarak düşünülmüş
ve gerekli çalışmalar 2013 yılında başlatılmıştır. Enstitü
restorasyonu ve modern teknoloji laboratuvarları
inşası Mart 2018 itibariyle bitmiştir. Başlangıçta
sağlık ve biyoloji alanında temel ve uygulamalı
araştırmalar yürütülmesine uygun 10 laboratuvar
kurulmuştur. Bu laboratuvarlarda, viral ve bakteriyel
infeksiyöz alanların genetik, patolojik ve immünolojik
özelliklerinin moleküler yöntemlerle çalışılması ve bu
yönlere ilişkin yeni bilgilerin üretilmesi, sağlık ve biyoloji
alanında ülkenin ihtiyaç duyduğu ilaç, diyagnostik
ürünler, kimyasal ve biyoaktif maddelerin modern
moleküler biyoloji yöntemleriyle üretilmesi konularında
yoğunlaşması amaçlanmıştır. Bu tür kurumlarda, irade
ve kaynak sağlanması durumunda, başlangıçta
fiziki altyapının oluşturulması, kuruluş çabalarının
belki de en problemsiz halledilebilecek kısmını
oluşturmaktadır. Enstitünün planlanan amacına uygun
liyakatte araştırmacı personelin kuruma kazandırılması
en dikkatle başarılması gereken husustur. Bu noktada,
enstitünün ihtiyaç duyacağı araştırmacı öğretim
üyelerinin, dünyanın saygın üniversitelerinden
tersine beyin göçü inisiyatifiyle ülkeye kazandırılacak
personelle karşılanması ihtimali enstitü kurulması
çabalarına hız kazandırmıştır. Bu bağlamda, öncelikle
Amerika Birleşik Devletleri’nde doktora sonrası
eğitimlerini sürdürmekte olan araştırmacılarla
bağlantı kurulmuş ve dört adet öğretim üyesi enstitü
bünyesinde istihdam edilmiştir.
Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji Enstitümüzün
zamanla ülkemizin biyolojik araştırmalar alanında en
önemli merkezlerinden biri haline geleceğine, İsrail’de
Weizmann, İsveç’de Karolinska, Almanya’da Max-
Planck, İsviçre’de ETH enstitüleri gibi, bulundukları
ülkenin ismini uluslararası akademik ortamlarda parlak
bir şekilde temsil eden bir yer olacağına inancımız
tamdır. Enstitümüz, kendisinden sonra bu tarz bir
girişimle açılacak olan enstitüler için de bir emsal
olmakla kalmayacak, aynı zamanda dünyanın dört bir
yanında araştırmalarına devam etmekte olup ülkesine
dönmeyi arzu eden Türk bilim insanının ülkemize
dönmesine de vesile olacaktır.