Page 45 - AKTÜEL DERGİ 19.SAYI

Basic HTML Version

Bezmiâlem Aktüel 2018 /
45
motivasyon veya diğer nedenlerle ülkemize dönen
bilim insanları ise döndükleri üniversitelerdeki temel
alt yapı yoksunluğu, yoğun ders yükü ve araştırma
mantalitesi eksikliğinden dolayı verimli olamamaktadır.
Bu ise zamanla ortamı değiştirmek yerine ortama
adapte olmalarına sebep olmaktadır. Bunun en
temel sebebi ise ülkemize dönen ve ciddi araştırma
motivasyonu ve donanımı olan bireylerin
bulundukları kurumun yapısını,
genel anlayışını değiştirecek
kritik insan konsantrasyonuna
ulaşamamalarıdır.
Amerika ve Avrupa başta
olmak üzere, doktora ve
doktora üstü çalışmalarını
bu
ülkelerde
başarıyla
tamamlamış, dünya standardında
araştırma
yapacak
donanıma
ulaşmış ve bunu yaptıkları uluslararası
yayınlarla ortaya konmuş çok sayıda Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı bulunmaktadır. Ülkemiz bu
çok kıymetli insan kaynağını en azami derecede
verimli kullanmalıdır. Bunun için gerekli olan alt yapının
kurulması ülkemiz menfaati açısından zaruridir. Bu alt
yapının en önemli unsurunun dünya standartlarında
benzer eğitimden geçmiş, araştırma motivasyonu
yüksek bireyleri farklı kurumlarda görevlendirip
seyreltmek yerine aynı hedefe odaklanmış bir çatı
altında toplamak olduğuna inanıyoruz.
Bu amaçla Beykoz’da eski Askeri Kışla olarak
bilinen ve askeri dikimevi ve Sultan Abdülaziz Han
döneminde de kullanılan kampüste, Bezmiâlem Vakıf
Üniversitesi bünyesinde kurulan Yaşam Bilimleri
ve Biyoteknoloji Enstitüsü (YABBE), üniversitenin
sağlık ve biyoloji alanlarındaki araştırmalarda
öncü olma planının gerçekleştirilmesine yönelik
en yeni adımlarından biridir. Bilindiği
gibi Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi
kuruluşundan bu yana farklı,
araştırma faaliyetlerinde aktif
ve gruptan sıyrılıp önlerde yer
almaya çalışan bir üniversite
oldu. Bu konuda verilebilecek
en güzel örneklerinden birisi,
üniversitede derslik, ofis vs
gibi pek çok temel eksiklikler
dururken daha başlangıçta
Türkiye’nin en seçkin deney hayvanı
ünitelerindenvearaştırmamerkezlerinden
birini kurmasıdır. Benzer şekilde, Yaşam Bilimleri
ve Biyoteknoloji Enstitüsümüzün kuruluşunu bu tür
bir çabanın ürünü olarak değerlendirmek uygun olur.
Bu yaklaşımla kurulacak bir araştırma enstitüsü,
dünyadaki diğer örneklerde de olduğu gibi ülkemizin
göz bebeği olacaktır. Zira, kaliteli insan açısından
belli bir kütle yoğunluğuna ulaşmış bir kurumda,
dünya standartlarında araştırma yapılacak ortamın
tesisi çok daha rahat sağlanacaktır. Aynı dili konuşan,
benzer eğitimden geçmiş, bilimsel problem çözüm