Page 36 - aktuel

Basic HTML Version

tarif edilmesi horlamanın tek başına
olmadığını, bunun uyku apne
sendromunun bir parçası olduğunu
kesin olarak gösterir. Kişinin kilosu,
boyu, yüz yapısı, alt çene yapısı,
pozisyonu ve boyun yapısı dışarıdan
rahatlıkla gözlenerek fizik muayene
tamamlanır. Üst solunum yollarının
endoskopik muayenesi KBB uzmanı
tarafından yapılır. Rutin biyokimyasal ve
mikrobiyolojik tetkikler de sistemik bir
hastalığı saptama açısından önemlidir.
Horlama şikayeti olan her hastaya
Polisomnografi yapmak mutlaka gerekli
olan testlerdendir. Polisomnografi
Uyku Apne Hastalığının teşhisinde,
şiddetinin değerlendirilmesinde, tedavinin
planlanmasında ve takibinde en önemli
inceleme yöntemidir. Polisomnografi
tetkiki için kişi hastaneye yatırılır. Uyku
boyunca oluşan apne sayıları, apne süresi,
nazal/oral hava akımı, solunum hareketleri,
oksijen satürasyon seviyesi, EEG
(Elektroensefalogram), Elektrokardiogram
(EKG), EMG ve EOG (sağ ve sol
elektrookülogram) ölçülmektedir. Sonuçta
elde edilen bu parametrelerle tanı konulur
ve hastalığın şiddeti hakkında fikir sahibi
oluruz. Bir saatte oluşan apne sayısına
Apne İndeksi diyoruz. Apne İndeksinin
5-15 arasında olması hafif derecede, 15-30
arasında olması orta derecede ve 30 dan
büyük olması ağır derecede Uyku Apne
Sendromunu gösterir.
Sefalometrik ölçümler, bilgisayarlı
tomografi ve manyetik rezonans gibi
görüntüleme yöntemleri yüz iskelet
yapısını inceleyerek tanıyı destekleme
ve planlamada yardımcı araç olarak
kullanılabilir. Bunların dışında flexible
nazofaringoskopi ve uyku endoskopisi
yapılarak horlamaya neden olan daralmış
veya tıkanmış yerler saptanabilir.
HORLAMA TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?
Horlamanın tedavisi, horlama çeşidi ve
ağırlığına bağlıdır. Erişkin horlayan kişiler
için şu önerilere uymaları tavsiye edilir.
İyi bir adale tonusu kazanmak için
düzenli ve tempolu yürüyüşler yapılmalı.
Uyku ilaçları, sakinleştirici ve
antihistaminik denilen alerji ilaçlarını
uykudan önce almamalı.
Alkol bütün kas tonusunu etkilediği için
uzak durulmalı.
Uykudan 3 saat önce ağır yemekten
sakınmalı.
Aşırı yorgunluktan sakınmalı.
Uykuda yana yatmak tercih edilmeli.
Yatak başı daha yukarıda olmalı (10 cm)
Mutlaka kilo verilmeli. Kişi boyuna
uygun kiloya kontrollü bir şekilde
gelmeli. Kilo vermenin sadece diyetle
yapılması mümkün değildir. Bu nedenle
günlük aktivitenin de arttırılması ve
bu yaşam stilinin rutin hale getirilmesi
gerekmektedir. Diyetin sonlandırılması
halinde eski sorunlar tekrar ortaya
çıkması kaçınılmazdır. Bu aşamada
özellikle ciddi obez hastaların diyetlerinin
düzenlenmesinde profesyonel yardım
almaktan kaçınılmamalıdır.
Bu öneriler yerine getirilirken hastalığın
şiddetine göre tedavi yöntemleri de
farklılık gösterir. Basit bir horlamanın
önerilere rağmen devam etmesi
halinde, horlamaya neden olan yer
saptanabiliyorsa radyofrekans , lazer veya
klasik cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilir.
Tıkayıcı Uyku Apne Sendromunda
da özellikle hafif ve orta dereceli
olgularda problem olan bölgeye yönelik
radyofrekans, lazer ve klasik cerrahi
yöntemlerle tedavi edilebilmektedir. Ağır
olgularda CPAP (continuous positive
air pressure) denilen ve pozitif basınç
uygulayan cihazlar kullanılarak hastaların
şikayetleri azaltılabilmektedir.
CPAP cihazı: Uyku apnesi sendromu
hastalarında cerrahiye alternatif bir
yaklaşımdır. Uyku apneli hastalarda
özellikle de REM uykusunda oluşan kas
tonusu azalması ve negatif basınç üst
solunum yollarının çökmesine yol açar.
CPAP’da cihazla sağlanan pozitif basınçla
nefes alma sırasında hava yolunda
çökmeye neden olan negatif basıncın
dengelenerek solunum yolu pasajının
açık tutulması hedeflenir. Cerrahiyi kabul
etmeyen, cerahiden yeterince fayda
görmemiş veya cerrahi yapılamayan
hastalarda CPAP kullanılmalıdır. Ayrıca
cerrahiye hazırlanan hastalarda da geçici
olarak CPAP kullanılabilir.
CPAP’ın kullanımını kısıtlayan hasta
uyumudur. Cihazın her gece düzenli
olarak kullanılması burun içinde ödeme,
kurumaya ve kanamalara yol açabilir.
Burun tıkanıklığı olan hastalarda CPAP
kullanımı öncesinde burun içi tıkayıcı
problemlere yönelik ameliyat yapılması
CPAP verimlilik ve cihaza uyumu arttıran
faktörlerdendir.
Son yıllarda çok sayıda ve çeşitte ağız
içi apareyleri de kullanılabilmektedir.
Ağız içi apareyler dili öne çekenler ve alt
çeneyi öne çekenler olmak üzere başlıca
iki tipi vardır. Alt çenenin öne gelmesi
boğaz ve dil kökünde hacmi artırırken
dilin öne gelmesi ile dil kökü ve boğazın
yanında damak arkası bölgede de
genişleme olmaktadır. Basit horlaması
olan hastaların %73-100 arasında bu
tür apareylerden fayda gördüğü ortaya
konmuştur.
Ancak ağız içi apareylerinin tükürük
salgısında artış, ağız kuruluğu,
adaptasyon güçlüğü ve özellikle uzun
süre kullanan kişilerde ortaya çıkan
çene eklem rahatsızlıkları ve dişlerin yer
değiştirmesiyle ortaya çıkan oklüzyon
bozuklukları en önemli yan etkileridir.
Önemli komplikasyonları nedeniyle
protez uygulanmasının tecrübeli bir
diş hekimi tarafından gerçekleştirilmesi
uygun olacaktır.
Horlama ve uyku apnesinde birçok ilaç
kullanılmış yan etkileri de göz önünde
bulundurulunca uzun dönem etkinlik
ve yan etki açısından uygun olmadıkları
gösterilmiştir. Çeşitli nedenlerle cerrahi
uygulanamayan, CPAP kullanamayan ve
hafif uyku apnesine sahip hastalarda bazı
ilaçlar kullanılabilmektedir. Bu ilaçlarda
amaç REM zamanının kısaltarak kas
gerginlik kaybını önlemektir.
Yine horlamanın çözümü için yüzey
gerilimini azaltan bitkisel kaynaklı ilaçlar
piyasaya sürülmüştür. Yatmadan önce
ağıza sıkılarak kullanılan bu ilaçlarda
amaç boğaz bölgesinin yağlandırılmasıyla
sürtünmeyi azaltmak; horlama
sırasındaki ses şiddetini düşürmektedir.
Ancak bunların uyku apnesine etkili
olmadıkları saptanmıştır.
Horlama şikayeti olan her
hastaya Polisomnografi
yapmak mutlaka gerekli
olan testlerdendir.
Polisomnografi Uyku
Apne Hastalığının
teşhisinde, şiddetinin
değerlendirilmesinde,
tedavinin planlanmasında
ve takibinde en önemli
inceleme yöntemidir.
35
Bezmiâlem
aktüel
2013 / 2