Page 21 - aktuel-21

Basic HTML Version

Bezmiâlem Aktüel 2018 /
21
kişilere danıştım, bütün periler, zürafanın kafasına
yuva yapmışlar. Onu indirirsek bir şey kalmayacak.”
Zürafa heykeli yıkılıyor ve burası bizim yuvamız
oluyor. Evvela camları dahi olmayan bir odayı
naylonla kapatıp yaşanır hale getiriyorlar ve bir kışı
öyle geçiriyorlar. Zaman içinde tadilatları yaptırıyor.
Köşkün giriş katı, bugünkü gibi normal, fakat üstteki
diğer iki katı ahşap. Dolayısıyla zaman içerisinde
çürümeler oluyor. Annemle babam vefat ettikten
sonra bu köşk 3 kız kardeşten Emel ablama kalıyor.
Emel ablamda genç yaşında vefat edince eniştemize
kaldı. Zaman içerisinde eniştemiz ön tarafa bir
bina yaptırdı. O binayı yaptırırken müteahhitte şart
koştu; “Bu köşkün üst 2 katını da indirip beton
yapacaksınız” dedi. Köşk yenilendikten sonra da
–ölümünden bir sene önce- ablamla bana köşkü
satmak istedi. Bu teklifin üzerine ablamla birlikte
köşkü satın aldık. Müze yapma gayesiyle babamın
ne kadar eşyası varsa getirip buraya yerleştirdik.
Bir vakıf kurarak bu müzeyi de vakıf mülkü haline
getirdik. Kültür Bakanlığı’na bağlı çok güzel bir
müzemiz oldu. 2000 yılında müzeleşme çalışması
başladı ama müze fikri Kazım Karabekir’in fikriydi.
Bizim çocukluğumuzda bile en üstte katta bir oda
için “Burası benim müzem” derdi. Bütün eşyaları
kendisi toplayıp getirmiş ve muhafaza etmişti.
Bize de o eşyaları yerleştirmek kaldı. Çanakkale’de
çadırına düşen bomba parçası dahi, o eşyaların
arasındaydı. Şimdi ise müzede sergileniyor.
Asıl işi ve herkes tarafından bilinen askerliği
dışında, Kazım Karabekir çok yönlü ve yetenekli
bir birey. Özellikle müziğe olan ilgisi aşikâr.
Kazım Karabekir’in müzik ile ilişkisinden
bahseder misiniz?
Timsal Karabekir:
Kimsesiz çocuklara yazdığı
‘Türkyılmaz Marşı’ gibi marşlar var. Bizim yaşça
büyük olan teyzelerimiz, “Biz bunu okulda söylerdik”
diyorlar. Şiir kitapları var, Sanayi Marşı var, yanı sıra
İstiklal Marşı yarışmasına katıldığı bir Vatan Marşı
var. Vatan Marşı ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’ diye başlıyor.
Şiirin dışında bir de bestekâr yönü var. Enstrüman
olarak kemanı kullanmış ve kemanıyla pek çok beste
yapmış. Kazım Karabekir derdi ki; “Çocuklarınıza
kaliteli müzik dinletin. El, beynin bildiğini alkışlar.”
Kaliteli müzik denildiğinde; Chopin, Beethowen,
Dede Efendi gibi kaliteli olan her şeyi, alaturka
alafranga diye ayırt etmeksizin dinler ve kemanıyla
çalıp bize dinletirdi. Müziğin yanı sıra resme de ilgisi
ve yeteneği vardı.
Kazım Karabekir’in yabancı dil merakı olduğundan
söz edilir. Sizce bu merakın nedeni neydi? Kaç dil
biliyordu? Bildiği dilleri, öğrenme sürecine ilişkin
enteresan anekdotlar var mı?
Timsal Karabekir:
O dönemin askerleri,
eğitim aldıkları kurumlar tarafından oldukça iyi
yetiştirilmişlerdi. Ben onlara ‘İlahi Kadro’ diyorum.
Ben de iyi kötü bir lisan bildiğimi söylerim ama
bir kitap okurken 5 defa lügat açarım. Fakat onlar
öyle mi? Onlar cilt cilt kitapları, lügatsiz okuyan
insanlardı. Kazım Karabekir, Fransızca, Rusça,
Almanca, Bulgarca, Sırpça biliyor. Ayrıca çok küçük
yaşta babasının görevi nedeniyle Mekke’ye gidiyor,
orada da Arapça öğreniyor.
Annenizin “Paşama haksızlık ettiler?” sözü ne
ifade ediyor?
Timsal Karabekir:
Kazım Karabekir Çanakkale,
Kut-ül Amare’den sonra yurdumuzun doğusuna
gidiyor. Brest-Litovski Anlaşması ile Ruslar Anadolu
topraklarından çekilirken, yerlerini ve silahlarını
Ermenilere veriyorlar. Bu Ermenilerin çoğu da
yerli Ermeni. Anılarında çok acılar var. O acılardan
bahsederken; “Allah benim gözümün gördüklerini
dünya üzerinde hiçbir göze göstermesin” diyor.
Kazığa oturtulmuş insanlar, ızdıraptan kasılmış
çehreler… Tüm bunlara bizzat şahit olmuş.
Dolayısıyla ikinci kez Kars’ı kurtardığı zaman, Gümrü,
Moskova ve Kars Anlaşmaları ile yeni açılmış olan
TBMM’nin de ilk başarılarına imza atmış oluyor.