Page 35 - aktuel-21

Basic HTML Version

Bezmiâlem Aktüel 2018 /
35
Amerika’da denir ki; tedavi bütünseldir, dolayısıyla
doktor ve eczacı, tanı ve tedavi sürecinde etkileşim
halinde olmalıdır. Sonuç itibariyle doktor da eczacı da
aynı amaca hizmet ediyor.
Türkiye’nin Klinik Eczacılık alanındaki
performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
1991’de Türkiye’ye yerleştim ve Marmara
Üniversitesi’nde çalışmaya başladım. İlk zamanlar her
şeyçokzor ilerledi,çünküdahaöncedesöylediğimgibi;
Klinik Eczacılık bir bilim dalı olarak kabul edilmiyordu.
Gerek eczacıların gerekse de doktorların konuyla ilgili
yeterli bilgiye sahip olmaması, bu önyargıların temelini
oluşturuyordu. Bugün sağlık uzmanlarına, kendi
alanlarında rol model kabul ettikleri ve çalışmalarını
yakından takip ettikleri ülke ve üniversiteleri sorsak;
yanıtlar arasında muhakkak Amerika’yı duyarız.
Amerika, Klinik Eczacılık bilimini kabul edip bu alanda
çalışma yaparken, bizim bu konuda geri planda
kalmamız düşünülemez.
Türkiye’ye geldiğimde bu alanda lisans dersi vermem
çok zordu. Amacım; bir yandan insan yetiştirmek, öte
yandan da kademe kademe eğitimi değiştirmekti.
Önce master programını açtım, sonra doktora
programını açtım. Lisans programının içeriğinde
de birtakım değişiklikler yaptım. Bu programlardan
mezun olanlar, değişik üniversitelerde akademisyen
olarak görev alıyorlar.
Bu alana olan ön yargıyı kırmak ve bilimselleşmesinin
önünü açmak için seminerler düzenledim, kongreler
yaptım, yurtdışından akademisyenler davet ettim.
Şu an bütün üniversitelerde bu ders veriliyor. Fakat
bu alanda akademisyen sıkıntımız var.
Türkiye’de bu konuyla ilgili yaptığımız çalışmalardan
biri de; 1998 yılında Klinik Eczacılık ile ilgili bir dernek
kurmak oldu. Yine Türk Eczacıları Birliği ile iş birliği
yaparak 1000’in üzerinde eczacıya sürekli-eğitim
verdik.