Page 38 - aktuel-21

Basic HTML Version

38
/ Bezmiâlem Aktüel 2018
KALP, SICAĞI DA
SOĞUĞU DA SEVMİYOR
Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim
Dalı Başkanı Prof. Dr. Ramazan Özdemir, kalp sağlığına ilişkin çok önemli
bilgiler verdi.
PROF. DR. RAMAZAN ÖZDEMİR
/ BVU TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ KARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI
Kalple ilgili sıkıntılar yaz sıcağında mı yoksa kışın insanın dudaklarını
titreten soğuk havalarda mı artış gösterir?
Sıcak ve soğuk havanın kalp üzerinde farklı etkileri vardır. İnsan vücudu da
bu mevsimsel farklılıklara farklı ve yerinde tepkiler veriyor. Ara sıra basında
“Yazın kalp krizi riski artıyor” veya “Kışın kalp krizi riski artıyor” şeklinde
haberler çıkar. Aslında ortaya konmuş böyle kapsamlı ve bilimsel bir çalışma
yok. Dolayısıyla bunu, böyle söylemek kışın veya yazın çok büyük farklılıklarla
kalp krizi oranı artıyor demek yanlış olur.
Gözlem araştırmalarına baktığımızda bu konuda şunları söyleyebiliriz; kronik
kalp yetmezliği, KOAH, böbrek yetmezliği olan hasta grupları göz önünde
bulundurulduğunda, kış mevsiminde ve sonbaharda
ölüm oranlarında biraz daha artış oluyor. Öte yandan
yaz mevsiminde de nem ve sıcak etkisiyle stres ve
sıvı kaybı meydana geliyor, bu da tansiyon, şeker,
kalp ve böbrek hastalarının sağlığını tehdit edebiliyor.
Kalp sıcağı da soğuğu da pek sevmiyor. Kalp krizinin
mevsimsel etkilerine dair bilgiler, bilimsel temelli bir
bilgi olmuş olsaydı; o zaman sıcak ülkelerde kalp
krizi oranının çok çok yüksek olması gerekirdi. Ama
böyle değil. Vücut hem sıcakta hem de soğukta
kendini kompanse edebiliyor.
Sıcak havanın oluşturduğu baskının kalp krizi
belirtisi olması endişesiyle, İnsanlar acil servislere
koşuyor. Bu kaygıyı ortadan kaldırmak için ne
yapılmalı?
Vücut sıvı kaybettiği zaman, durumu kompanse
etmek için farklı tepkiler veriyor. Mesela tansiyon,
şeker, böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği gibi
hastalıkları olanların yaşadığı sıvı kaybı ya da
tansiyon düşüklüğünde, kalp hızlanmaya başlıyor
ve o esnada düşen kan basıncını yerine getirmeye
çalışıyor. Sıvı kaybı, elektrolit kaybı dediğimiz
şeyler hastalar üzerinde değişik etkiler yapabiliyor.
Herhangi bir rahatsızlığı olmayanların yaşadığı kaygı
ise çoğunlukla psikolojik kaynaklı oluyor.
Sıcak havanın oluşturduğu baskıyı hissettiğimizde
ne yapmalıyız? Ne yapmamalıyız?
Ağrınız yoksa kalple ilgili herhangi bir sıkıntı yoksa
paniklemeye gerek yok. Soğuk duş alabilir, elinizi
yüzünüzü yıkayabilirsiniz. Bir maden suyu, ayran ya
da soğuk su içerek rahatlayabilirsiniz. Ama eğer sizin
söylediğiniz kalbin kendisini ilgilendiren bir ağrı veya
çarpıntı varsa, tabi ki doktora gitmekte yarar var.
Size anjiyo için başvuran ya da kalp rahatsızlığı
olduğunu söyleyenlerin yaş aralığında kaygı verici bir
değişim var mı? Geçmişle bugünü kıyasladığınızda,
bugün risk altında olan yaş grubu hangisi?
Tabii ki var. Şöyle ki; geçmişte 40 - 45 yaş
üzeri erkekler ile 50 - 55 yaş üzeri kadınlar risk
grubunu oluşturuyordu. Ama son yıllarda bu
rakamın düştüğünü görüyoruz. Bunun en büyük
nedenlerinden biri, özellikle erkeklerde sigara içme
oranının yüksek olması, yeme alışkanlıklarının
kötüleşmesi. Obezite ve hareketsizlik başlı başına
bir sorun.
Yaş gruplarına baktığımız zaman, gençlik yıllarında
kalp hastalıkları ortaya çıkmaya başlıyor. Yaş
grubunda düşme olduğu çok açık.