Page 11 - aktuel-23

Basic HTML Version

Bezmiâlem Aktüel 2019 /
11
sivil toplum oluşumları daha ağırlıklı. Onun için
vakıfların, sivil toplum kuruluşu statüsünde
değerlendirilmesiyle ilgili eleştirilere hak veriyorum.
Çünkü bunu haklı kılacak nedenler var. Günümüz
modern toplumu, daha çok lobicilik faaliyeti yapan,
belli bir amacı gerçekleştirmek için grup olarak bir
araya gelen kişilerin oluşturduğu derneklere daha
fazla itibar ediyor. Dernek yapılanması için bir mal
varlığına gerek yok. Kişiler bir araya gelsin, bir dernek
kursunlar, bu yeterli görülüyor. Buradan hareketle
şunu söyleyebiliriz; dernek ve vakıf arasındaki
temel fark şu ki, vakıf bir mal varlığının tasarrufu
temelinde var olur, dernek ise kişi topluluğunun
birlikte faaliyet göstermesi temelinde var olur. Bir
de kuruluş şekli itibariyle bir fark var. Vakıf kurmak
için mutlaka bir mahkeme kararı gerekiyor. İlk
etapta bir vakıf tüzüğü hazırlanıyor, ardından o
tüzük mahkemeye onaylatılıyor. Gerek kuruluşunda
gerek kapatılmasında mahkeme kararı olmaksızın
işlem yapılması mümkün değil. Derneklerde ise
durum farklı. Bir dernek tüzüğü oluşturuluyor ve en
az 7 kişiden oluşan bir ekip oluşturuluyor, sonra o
bölgenin mülki idaresine başvuruluyor. Mülki idare
amiri o derneği tasdik ettiği zaman dernek kurulmuş
oluyor. Derneğin kuruluşu da kapatılması da kolay
fakat vakfın kuruluşu da ve kapatılması da zor.
Vakıf kurumlarında bağış kültürü nasıl oluşuyor?
Osmanlı tipi vakıflarda bağış sistemi yok, vakfedilen
malların bağışa ihtiyaç duymadan faaliyeti sağlaması
beklenir. Günümüzde kurulan vakıflar da belli bir
mal varlığına dayanıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü
tarafından parasal bir değer konulmuştur. 60 bin TL’si
olan herkes vakıf kurabilecektir. 2002’den önce bu
rakam çok yüksekti. Amaca
göre mal varlığı belirleniyordu.
Mesela üniversite kuracaksa,
mal varlığı da o ölçüde
olmalıydı. Bu rakamların en
düşüğü bile çok yüksekti.
2002’den sonra Avrupa Birliği
katılım
sürecinde,
Avrupa
Birliği’nden gelen eleştiriler
oldu. Bu yüksek meblağların,
sivil örgütlenmenin önünde bir
engel olduğuna ilişkin eleştiride
bulundular. Bu eleştiriler üzerine
bu rakam düşürüldü. Ondan sonra ne oluyor? Vakfı
kuruyorsunuz, amacı gerçekleştirmeniz mümkün
olmayınca dışardan bağış toplamaya başlıyorsunuz.
Eğer vakfın kendi tüzüğünde “bağış alabilir ve
bağış yapabilir” şeklinde hüküm varsa, o vakıf
bağış konusunda serbesttir. Günümüzde pek
çok vakıf dışardan bağış alıyor ve kendi amaçları
doğrultusunda harcamalarını yapıyorlar.
Günümüzde devam eden mazbut vakıfların bağış
alması konusu ise, Vakıflar Genel Müdürlüğü
idaresinde gerçekleşiyor. Örneğin Bezmiâlem
Vakfı’na bağış yapmak isteyen kişi, Vakıflar Genel
Müdürlüğü ile temasa geçecek. Bağış, mülk
olarak yapılmışsa, tapuya Bezmiâlem Vakfı olarak
kaydediliyor ve direk o vakfın mülkü oluyor. Parasal
bir bağış yapıldıysa da yine biz kayda alıyoruz ve
amaca yönelik kullanılmasını sağlıyoruz. Ancak
Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi ayrı bir tüzel kişilik
olduğu için, örneğin üniversiteye bir burs fonu
sağlamak amacı ile bağış yapmak isteyen her kişi
doğrudan bağış yapabiliyor.
Dijitalleşen dünyanın ve gelişen iletişim
teknolojilerinin vakıf kurumlarına nasıl bir etkisi
oldu? Faaliyetlerin duyurulması ve bağışçıların
daha kolay bağış yapması açısından bir kolaylık
getirdi mi?
Elbette bir kolaylık getirdi. Geçmiş dönemde, bağış
yapmak isteyen kişiler vakfın merkezine gidip bizzat
başvuru yapmak zorunda kalıyordu ya da vakıftan
birisi elinde bağış makbuzu ile bağışçının bulunduğu
yere gidiyordu. Ve yahut banka şubesine gidip
vakfın bağış hesabına para yatırmak suretiyle bağış
yapılıyordu. Artık bu işlemler, internet üzerinden
tek tıkla yapılan işlemler haline geldi. Dolayısıyla
zamandan tasarruf sağlamamız anlamında kolaylık
sağladı. Dijitalleşme sonrasında faaliyetlerin
duyurulması hızlandı ve kısa
zamanda çok ciddi bir kitleye
ulaşma
imkânı
yakaladık.
Kişiler amaçları doğrultusunda
internette arama yaparak, ilgili
vakfa ulaşabiliyor. Her alanda
olduğu gibi, dijitalleşme vakıf
kurumları açısından da pek çok
konuda kolaylık sağlamıştır.
Vakıf eserlerini ve vakıf
kültürünü toplum geneline
yaymak için ne gibi çalışmalar
yapılıyor?
Bizim bu anlamda yayınlarımız var. Her
yıl hakemli dergi mahiyetinde Vakıflar Dergisi adıyla
2 sayı çıkarıyoruz. Bu yayının 75 yıllık bir geçmişi
var. Bu yayınla ilgili çalışmalarımızı sürdüreceğiz.