Page 10 - aktuel-26

Basic HTML Version

10
/ Bezmiâlem Aktüel 2019
detini tamamlayan illet korkunç bir krizle patlak
vermiş, yine uzun bir tedavi başlamıştı… Dâhili-
yeci, asabiyeci, nisaiyeci, kulakçı gitti, dişçi
geldi. Tahlilller bitti, röntgen başladı. Kızda bir
eksiklik bulunamadı. Asabi teşevvüşlerden bah-
sedildi. Fikr-i sabit, hafif melankoli, mani adları
okundu. İşte o kadar. Kalanı Allah’a kaldı.
Cerrahi Kliniği’nin zemin katındaki tek yatak-
lı odasında Gülbün sırtüstü yatıyordu… Son
zamanlarda iki eliyle yüzünü örtmeyi âdet edin-
mişti. O derecede ki bütün çehreyi peçeleyen o
hareketsiz eller donmuş, katılaşmış taş sanılırdı.
Çok mazlum, sessiz bir hasta. Ne zile basar, ne
de bir talebi olur, yemek verirlerse yer, su getirirl-
erse içer. Doktorlar bir şey sorarsa cevap verir…
Kendisinin soracak, söyleyecek bir şeyi yoktur.
Hasta bakıcı “Pencere açayım mı?” derse, “lüt-
fen” cevabını verir.
Gureba Hastahanesi türlü türlüsünü barındırmış,
ama bu türlüsünü daha görmemişti. Taburcu et-
mek isterler, tam giyinmeye koyulur, nefes dar-
lığı gelir, gözler kararır, nabız gemi azıya alır.
Kalk dedikleri vakit, nasıl sessiz sedasız kalktıy-
sa şimdi de yat derler, yatar. Tababeti kararsız
bırakmış, dostlarını şaşırtmıştı.” (DP, sh. 267-8)
“Gureba’nın ziyaret günü değildi. Öğleden son-
ra saat üçe doğru koridorda ses kalmamış, yal-
nız odadaki musluk gevşek kapanmış olacak ki
yalağa ara ara su damlıyor.” (DP, sh.270)
“Gureba’nınGülbün’ü, birmucizeyolundanküçük
çocukluk ihtisasına kavuşmuş bulunuyor…”
(DP, sh.271)
“Doktor arkadaşları Gureba’ya gelince, Gül-
bün yalıya gitmeye karar verdiğini söyledi.”(DP,
sh.275)
Alıntılarda görüldüğü gibi, tıpkı Dokuzuncu Ha-
riciye Koğuşu’nda olduğu gibi, romanın mekân-
larının önemli bir yerini oluşturan Gureba Hasta-
hanesi, çeşitli klinikleriyle, ameliyathaneleriyle,
amfileriyle, doktorlarıyla bize çok güzel bir tablo
gibi sunulmaktadır.
İçinde yaşadığımız mekân, bazen farkına
vardığımız çoğu zaman da farkına varma-
dığımız bir gerçekten ibarettir. Ne kadar farkın-
da ve şuurunda yaşarsak bize belki de hiç
bilmediğimiz, görmediğimiz yönlerini göstere-
cek. Gureba Hastahanesi işte böyle bir mekân…
Romanlarında genellikle kadınlara
ait problemleri ve kadının çevre ile
ilişkilerini ele alan Safiye Erol’un
kahramanları kaderlerinin
mahkûmu gibi görünseler de
iradeleri sayesinde sonunda
ıstıraptan kurtulur ve arınarak
âdeta yeniden doğmayı başarır.
Romanlarına hâkim olan aşk
duygusu beşerî aşktan Allah’a ve
giderek topluma doğru
bir gelişme gösterir.
Yazar makalelerinde Mevlânâ
Celâleddîn-i Rûmî, Yûnus Emre,
Erzurumlu İbrâhim Hakkı,
Hasan Sezâî-yi Gülşenî,
İsmâil Hakkı Bursevî,
Kaygusuz Abdal, Dede Efendi,
Fâtih Sultan Mehmed, III. Selim,
Sokrat, Homeros, Shakespeare,
E. Zola, Goethe, V. Hugo,
Schopenhauer, Pierre Loti gibi
Doğu’dan ve Batı’dan bazı
portrelerle İstanbul, Edirne, Bursa,
İznik gibi şehirleri ve tabiatla ilgili
birtakım konuları ele almıştır.