Page 41 - aktuel-27

Basic HTML Version

Bezmiâlem Aktüel 2020 /
41
fotokoagülasyon olarak adlandırılan bu işlem
sırasında retinanın merkez dışı bölgelerinde çok
sayıda noktasal yanık oluşturur. Bu tedavide
amaç dokunun oksijen ihtiyacını azaltarak yeni
damar oluşumunu önlemek, oluşmuş olanların da
kapanmasını sağlamaktır. Çok sayıda lazer yanığı
gerektiğinden bu tedavi genellikle üç ya da daha
fazla seansta tamamlanır.
Panretinal lazer fotokoagülasyonu, yeni oluşan
kan damarları kanamaya başlamadan önce
uygulandığında daha iyi sonuç verir. İşte bu nedenle
düzenli göz muayeneleri çok önemlidir. Kanama
başlamış olsa dahi, kanamanın miktarına bağlı
olarak panretinal lazer uygulaması mümkün olabilir.
Kanama ve retinayı tehdit eden zarlar yoğun
olduğunda
gözünüze
vitrektomi
ameliyatı
gerekebilir. Vitrektomi ameliyatında kanama
gözünüzün ortasındaki jöle kıvamındaki vitre
maddesi ile birlikte temizlenir, retinaya çekinti ve
yırtık riski oluşturan zarlar temizlenir.
Bu tedaviler görme kaybının önüne geçmede
oldukça etkilidir. Uygun zamanda uygun tedaviler
uygulandığında, takip eden beş yıl içinde körlük
gelişme riski proliferatif retinopatili hastalarda
dahi yüzde beşin altındadır. Ancak hiçbir tedavi
diyabetik retinopatiyi tamamen tedavi edemez
ve oluşmuş olan hasarı geri döndüremez. Göz içi
enjeksiyon, lazer ve vitrektomi ameliyatlarından
sonra da maküla ödemi, kanamalar ve zarlar nüks
edebilir. Görmenizi korumak birden fazla tedavinin
uzun süre, tekrar tekrar uygulanmasına ihtiyaç
duyulabilir.
Şeker hastaları görmelerini korumak için
neler yapmalı?
Tüm diyabet hastalarının senede en az bir
kez ayrıntılı göz ve göz dibi muayenesinden
geçmeleri önerilmektedir. Diyabetik retinopati
tanısı konmuş hastaların daha sık muayene
olmaları gerekmektedir. Uygun ve zamanında tanı,
tedavi ve takip yaklaşımları proliferatif retinopatili
hastalarda körlüğe gidiş riskini yüzde 95 oranında
azaltmaktadır.
Büyük ve ciddi bir çalışmanın sonuçlarına göre kan
şekeri düzeyinin sıkı kontrolü retinopati oluşumunu
ve ilerlemesini yavaşlatmaktadır. Kan şekeri
düzeyinin normal sınırlarda tutulması, diyabete
bağlı böbrek ve sinir sistemi hastalığı riskini de
azaltmaktadır. İyi kontrol görmenin korunmasına
yönelik lazer tedavisi ihtiyacını da azaltmaktadır.
Uygun kan şekeri seviyeleri bazı hastalarda ortalama
değerlerden farklı olabilir (örneğin yaşlılar, 13 yaş
altındaki çocuklar ve kalp hastalığı olanlar). Ayrıca
birçok araştırmada yüksek kan basıncı ve yüksek
kolesterol seviyelerinin kontrol altına alınmasının
görme kaybı riskini azalttığı gösterilmiştir. Bunları
kontrol altında tutmak, hem göz sağlığı, hem de
genel vücut sağlığı açısından çok önemlidir.
Şeker hastalığının retinada oluşturduğu hasarın
geri dönüşsüz olduğu ve tedavilerin en iyi
şartlarda dahi ancak mevcut durumu koruyabildiği
unutulmamalıdır. Bu yüzden sıkı kan şekeri kontrolü,
diyabetik retinopatinin erken teşhisi ve düzenli göz
muayeneleri hayati önem taşır.