Page 15 - aktuel_sayi_3

Basic HTML Version

BezmiâlemAktüel 2014 / 3
13
Nitekim Türkler de İslam’la müşerref olduktan
sonra vakıf kurumuna çok büyük önem vermişler,
şehirlerini bu müessese etrafında şekillendirmiş-
lerdir. Selçuklular ve Osmanlılar döneminde zir-
veye ulaşan vakıf kurumu ile yerleşim birimlerini
bir dantela gibi insanlığa hizmet eden eserlerle
donatmışlardır.
Konuyu bu noktada biraz açarsak, İstanbul’un fet-
hinden sonra Dersaadet’te 70 yıl
içerisinde binin
üzerinde, 16. yüzyılın sonlarına geldiğinde de üç
bine yakın vakfın kurulduğu bilgisi Osmanlıların bu
müesseseye verdiği önemi gözler önüne sermek-
tedir. Bu sayısal verilerin yanında Türklerin vakıf
anlayışına getirdikleri anlam ve çeşitlilik de ayrı
bir inceleme konusudur. Cami, medrese, sıbyan
mektebi, kütüphane gibi İslam dininin temel ku-
rumlarının yanı sıra göçmen kuşlar için kurulan
vakıflardan bir hizmetçinin çalıştığı evde kırdığı
eşyanın parasının ödenmesi ile ilgili vakıflara ka-
dar çok geniş bir yelpazede işletilen vakıflarımızı,
kurduğumuz büyük medeniyetin en önemli unsuru
ve yapı taşları olarak görmekteyim. Acizane fikrim
sorulacak olursa vakıf hizmetlerinin “Allah için ne
yaptın?” sorusunun en önemli  cevabı olarak algı-
lanması gerektiğini düşünüyorum.
Bu son söylediğiniz cümle gerçekten çok önemli.
İnsanlar yaratılış gayelerini anladıklarında yer-
yüzünde daha mutlu olarak yaşayacakları aşikar.
Peki Samet Bey, Türkiye’de günümüzdeki vakıf
faaliyetleri hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Cami ve diğer dinî kurumlarımızın vakıflarının
1924 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesine
geçmesiyle birlikte insanlar daha farklı alanlarda
vakıf çalışmaları yapmaya başlamışlardır. Biraz
da ülkemizin içinde bulunduğu sosyal, ekonomik,
siyasî şartlar da bu vakıf hizmetlerinin yönünü,
hangi alanlarda çalışmalar yapılması gerektiğini
belirlemiştir. Bu dönemlerde bilhassa ellili yıl-
ları müteakiben insanlarımız vakıf hizmetlerinde
maddî manevî çok özverili davranmışlardır. Bura-
da şunu vurgulamak gerekir diye düşünüyorum;
vakıfları idare edenler kadar bu vakıflarımıza ve
hizmetlerine gönül veren, dua eden, ilgi duyan,
maddî manevî katkıda bulunan insanlarımızı asla
unutmamak gerekir düşüncesindeyim. 
Günümüzde birçok vakfımızın hizmetlerine öz kay-
nakları yetmemektedir. Burada yine duyarlı in-
sanlarımız veya idareciler devreye girerek gerekli
kaynakları bulmaktadırlar. Özellikle üniversitele-
rin büyük şehirlerde bulunması, Anadolu’dan ge-
len öğrencilerin burs ve barınma ihtiyacının karşı-
lanması vakıfların en önemli çalışma alanlarından
biri olmuştur.  Donanımlı ve çağın gerektirdiği
vasıflara sahip olabilmeleri adına birçok vakıf, öğ-
renci eğitimine büyük bir ehemmiyet göstermiştir.
Bu noktada da bu faaliyetler yapılırken insanların
hassasiyetleri, eğer genç iseler şahsiyetlerinin in-
cinmemesi gibi konulara çok dikkat edilmeli;  bir
elin verdiğini öbür elin görmemesi gerektiği düs-
turu unutulmamalıdır. Bunun yanı sıra farklı alan-
larda çalışan vakıflarımız da bulunmaktadır. Genel
olarak baktığımızda bilhassa Türkiye’nin bulun-
duğu coğrafyadaki ve İslam dünyasındaki giderek
artan önemi dolayısıyla dünyanın birçok yerinden
muhtaç insanların yardım taleplerinin karşılan-
ması için uluslar arası yardım organize eden va-
Ahmet Samet Yapar
Mütevelli Heyet Başkan Vekili