Page 25 - aktuel_sayi_3

Basic HTML Version

BezmiâlemAktüel 2014 / 3
23
natabiliyordu. Tekerlekli sandalyesinde
oturmakta zorlanıyor, aşağıya kayıyor, gün
içinde onu defalarca düzeltmek gerekiyordu.
Can sık sık Engin’i ziyarete geliyordu, bilgisa-
yarda birlikte oyun oynuyorlar, futbol maçla-
rından bahsediyorlardı. Can kocaman yüreği olan
küçük bir adam olmuştu. Engin’i çocukluğundan
beri hiç yalnız bırakmamıştı, artık ailemizden biriy-
di. Deniz üniversiteye gittiğinde Engin ablasını özler,
kendini yalnız hisseder sanmıştım ama öyle olmadı.
Can, Engin’in sahip olmadığı erkek kardeşiydi.
On sekiz yaşından itibaren Engin akşamları uyudu-
ğunda solunum sıkıntısı çekmeye başlamıştı. Dok-
torlar, yatarken daha rahat nefes alabilmesi için
pozitif basınç veren bir solunum cihazına ihtiyacı
olduğunu ve durumun ilerleyen günlerde daha da
kötüleşebileceğini söylediler. Her gece Erdal ile
nöbetleşe saatte bir kalkıyor, Engin’in nefes alıp
almadığını kontrol ediyorduk. Her sabah onun tek-
rar nefes alabildiğini görmek bize verilmiş en güzel
armağandı. Bu durum bir buçuk yıl kadar devam etti.
Engin artık yirmi yaşına geliyordu. Bir sabah Engin’i
maskesinden ayırdığımda, iç çekme tarzında soluk
almaya çalışıyor ama beceremiyordu, kendinde değil-
di. Bana cevap veremiyordu. Engin’i alıp ambulans ile
hastaneye götürdüler. Sonun başlangıcına geliyorduk
artık. En zoru da buydu, oğlumdan ayrı kalmak…
Son on dokuz yıldır her sabaha Engin ile birlikte
uyanmıştım. İmzalatılan ve anlam veremediğim bir
sürü kâğıt, yapılan açıklamalar, hepsi boş geliyordu.
Ben sadece oğlumu görebilmek istiyordum. Bize an-
latılan Engin’in dışarıdan destek almadan solunumu-
nu sürdüremeyeceği ve bunun için de yoğun bakıma
yatırılması gerektiğiydi. Ama bir sorun vardı , yoğun
bakımda yer olmadığı için Engin’i başka bir hastane-
ye sevk etmeleri gerektiğini söylediler. Biz de Engin’in
arkasından yola koyulduk.
Erdal ve ben çok acı çekmiştik ama en kötüsünü daha
görmemiştik. Engin’i sadece günde beş dakika göre-
biliyordum, bütün günü sadece o beş dakika oğluma
ne söyleyeceğimi düşünerek geçiriyordum. Doktorlar
artık entübasyon süresinin, yani boğazındaki tüpün
çok uzun süredir kaldığını ve operasyon ile trakeos-
tomi açılması gerektiğini söylediler. Engin’in boğazına
nefes alabilmesi için bir delik açacaklardı. O ameliyat
kaçınılmaz sonu biraz daha ötelemişti sadece. Engin’in
ölümünün bir hafta öncesinde doktorlar artık her an
buna hazır olmamız gerektiğini söylediler.
Sabah beşte gelen bir telefon ve ardından bu-
radayım, oğlumu almak için sabah serinliğinde
bu ıslak bankta oturmuş bekliyorum ve merak
ediyorum, bu kadar ağır bir cezayı hak edecek
ne yapmış olabilirim diye…
Omzuma dokunan elle irkildim, gelen Can’dı.
“Başımız sağ olsun” dedikten sonra elindeki
zarfı uzattı.
“Bunu Engin size vermemi istemişti, ben Erdal
Amcanın yanına gideyim, yalnız okumak ister-
siniz.” dedikten sonra hastanenin içine doğru
ilerledi.
Zarfın üzerinde “Hayatımdaki Kadınların En Gü-
zeline” yazıyordu.
“Anne;
Benim hastalığımdan kendini sorumlu tuttuğu-
nu ve çok üzüldüğünü biliyorum. Ben etrafımda
olup bitenlerin hep farkındaydım ve benim için
yaptıklarınıza minnettarım. Bu kadar sevgi dolu
ve beni bu kadar seven bir ailenin içinde büyü-
düğüm için kendimi şanslı hissediyorum. Kısa
bir hayatım olmuş olabilir ama senin sayende
asla kötü bir hayatım olmadı. Anne, sen hep be-
nim sahip olamadıklarıma takıldın, ben ise sahip
olduklarım ile mutluydum; beni seven güzeller
güzeli bir ablam vardı mesela, Can gibi bir dost
edinmeyi bile başardım. Yıldızları seyrettim ge-
celer boyu, insanları da izledim penceremden,
emin ol gördüğüm insanların hiçbirinin ne senin
kadar mükemmel bir anneleri ne de benim ka-
dar mutlu bir hayatları vardı. Lütfen anne, be-
nim için artık üzülme. On beşinci yaş günümde
ne dilediğimi hep merak ettin biliyorum, abla-
mın da babamın da dileklerini zorla öğrendin.
Ben de şimdi sana benimkini söylüyorum, ben
gittikten sonra mutlu olmanı diledim anne. Söz
ver anne ben gittikten sonra mutlu olmayı dene-
yeceğine söz ver. Babam, ablam ve kendin için
ne olur anne mutlu ol. Oğlunun senden son is-
teği budur. Seni hep sevmiş olan oğlun Engin.”
O gün tutulan dileklerin hepsi gerçekleşmişti.
Belki bir gün, Allah benim gibi annelerin dua-
larını da kabul eder, benim dileğim de gerçek
olur.