Page 13 - aktuel-7

Basic HTML Version

BezmiâlemAktüel 2015 /
13
Çocukluğu ve gençliği Çanakkale’de geçmiş
biri olarak Çanakkale Savaşı deyince aklınıza ne
geliyor?
Çocukluğum Çanakkale Muharebesi’nde ve İstiklal
Harbi’nde çarpışan gazilerin anlattıklarını dinleyerek
geçti. Köyde ilkokulda okurken onlarca gazinin okula
gelerek bizlere savaş hatıraları anlattıklarını hatırlarım.
Yirmi yaşında dul kalan namus abidesi şehit eşlerinin
gözyaşlarına, yaşadıklarını manilerle, türkülerle dile
getirdiklerine şahit oldum. Yine kendi anneannem-
den, babaannemden defalarca dinleyerek ezberle-
dim; bir dedemin altı sene, bir dedemin on iki sene
askerlik yapmak zorunda kaldığını. “Savaş on iki sene
sürmedi” diyeceksiniz. Doğru. Ama biz Balkanlar’da
başladık savaşa. Askere gitmiş vatandaş… Sürmüş-
ler o cepheden bu cepheye. On iki sene sonra gel-
miş. Ülkemizde 1950’lere kadar askerlik süresi dört
seneydi. Benim babam dört sene askerlik yapmış. Bir
gün izne gelmemiştir mesela. Bizim milletimiz asker
ruhludur. Bende de bu ruh vardır. Bugün de çağırsalar
bu yaşımda askere gitmeye hazırım. Niye? O, insanın
genlerine işliyor. Çanakkaleli olduğum için defalarca
şehitliklere gitmişimdir. Orada Filistin’den, Suriye’den,
Bağdat’tan, belki Bakü’den, Azerbaycan’dan yüz-
lerce -bugünkü adıyla- Mehmetçiğin koyun koyuna
yattığına şahit olmuşumdur. Onların bugünkü Türkiye
sınırlarına sığdırılamayacağını; Osmanlı bilinci, İslam
birliği, ümmet anlayışı ile cepheye geldiğini orada his-
sedebiliyorsunuz. Benim dedem Balkanlar’da doğ-
muş, Balkanlar’da savaşmış ama Osmanlı çekilirken
onlarla beraber gelmiş bir insan. Bir daha da ölünce-
ye kadar memleketine, Kosova’ya dönememiş. Ben
gittim ama o gidemedi. Memleket hasretiyle yaşadı.
“Çanakkale Savaşı” deyince ben bunları hatırlıyorum.
Defalarca Şehitliklere gittiğinizi söylediniz. Oraları
gezerken neler hissettiniz?
Çanakkale’de halen kazacağınız her karış toprak-
ta mermiye değil mermilere rastlarsınız. Hatta öyle
mermilerdir ki havada çarpışmıştır. Düşman mermisi
ile bizim tarafın mermisi birbirine girmiştir. Kemikle-
re rastlarsınız. İsimsiz mezarlara, mezarsız şehitlere
rastlarsınız. Kefensiz şehitler… Onlar orada canlarını
verirken kefen bile düşünmediler. Abdestlerini aldılar,
bilenler Yasin okuyarak, bilmeyenler Fatiha okuya-
rak düşmana saldırdılar. Neden? Biz yaşayalım diye.
Bu memlekette Müslümanlar rahat etsin, ezan rahat
okunsun, susmasın, bayrak dalgalansın diye bunu
yaptılar. Sadece bir kara toprak parçası için değil.
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,
Toprak eğer ruhunda ölen varsa vatandır.
Yoksa topraktır. Onun için özellikle Çanakkale, Ge-
libolu Yarımadası’nda uğrunda 250 bin şehit verdi-
ğimiz topraklar gerçek vatandır. Ve sadece Gelibo-
luluların değildir. Kuzeyinden güneyine, doğusundan