Page 36 - aktuel-7

Basic HTML Version

36
/ BezmiâlemAktüel 2015
Bu bakımdan oldukça müsterihim. Diğer bir mesele de
ittihatçıları ön plana çıkarmamın garipsenmesi ve hatta
eleştirilmesi. Genel olarak İttihat ve Terakki politikaları-
nı ve idarelerini eleştirmek ve yanlışları ortaya koymak
başka şey; vatan, millet, din, bayrak uğruna canını or-
taya koyarak kahramanca savaşan fertleri yok saymak
başka bir şeydir. Başta Teşkilatı Mahsusa olmak üzere
fert fert kahramanları görmezden gelirsek büyük bir ve-
fasızlık ve hata yapmış oluruz.
Zenci Musa’dan, M. Akif’e, S. Nursi’ye, Hasan Bas-
ri Çantay’a kadar bütün kahramanları sırf ittihatçı ol-
dukları için suçlamak tahkir etmek veya yok saymak
adil hareket olmasa gerek. Fikri veya ameli hataları ve
yanlışlıkları kahramanlıklarını ortadan kaldırmaz. Hala
Çanakkale’nin en büyük destanı “Çanakkale Şehitleri-
ne”dir. Berlin’de, Mısır’da ve diğer cephelerde yapılan-
lar da cabası.
Kahramanlarını tanımayan, tanıtmayan, gelecek nesil-
lere rol model yapamayan milletler hayali kahramanlara
esir olurlar.
Çanakkale Savaşı Olmasaydı...
Çanakkale Savaşı'nda karşımızdaki düşmanları bu de-
rece hırpalamasaydık, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurula-
bileceğine ihtimal vermek çok güçtür. Çanakkale'den
geçebilselerdi Kırım'da General İstomi'nin komuta-
sında 50 bin kişilik kuvvet gemilere bindirilmek üzere
hazır bekliyordu. İngiliz ve Fransızlar Marmara'dan,
Ruslar Karadeniz'den İstanbul'a gelip, Osmanlı'yı saf
dışı edip, Almanya ve Avusturya'yı doğudan da kuşata-
caklardı. Savaşı daha ilk yılında bitirecekler, ellerindeki
taze kuvvetlere dayanarak anlaştıkları şekilde toprakla-
rımızı böleceklerdi. Bizim direnmemiz Rusya'yı müşkül
durumda bıraktı; iyice alevlenen komünist hareketle-
ri Çarın boğazına ilmiği geçirecek bir duruma getirdi.
Çanakkale Savaşı'nın uzun sürmesinin sebebi, Çarın
yardımına koşmanın mecburi bir hal almasıydı; aksi
takdirde Doğu Cephesi çökerdi. Bu sadece Rusya için
değil, İngiltere ve Fransa için de felaket olurdu. Neti-
ce de öyle oldu. Amerika Birleşik Devletleri imdatlarına
yetişmeseydi; sonraları çok dramatik biterdi. Çanakka-
le'yi geçip, Çar'a yardım edemediler. Rusya komünist
oldu; savaştan çekildi. Rusya baştaki gibi savaşa de-
vam edebilseydi, aralarındaki antlaşmaya göre ülkemizi
bölerlerdi; daha savaşın başıydı; orduları da hırpalan-
mış değildi. Bu üç deve karşı koymamız çok zor olurdu.
Darülfünundan ve bilhassa medreselerden binlerce
genç orada gönüllü savaştı. Ağırlık medreselerdeydi;
çünkü o zaman Darülfünunda okuyan gençlerimizin
sayısı 2.500 civarında idi. Bunların da büyük bir ço-
ğunluğu şehit oldu. Çanakkale'den önce bir Balkan
Savaşı faciası yaşadık. 720 bin kişilik ordumuz, 540
bin kişilik Balkan ordularının önünde 24 günde Ma-
nastır’dan İstanbul'un varoşu sayılabilecek Muratlı
tepelerine çekildi. İki yıl sonra Çanakkale'de gerçek-
ten bir destan yazdık. Karşımızdaki müttefik orduları
başkumandanı Hamilton diyor ki, savaş başlayınca,
Alman kurmayı ve Türk süngüsü ile karşı karşıya oldu-
ğumuzu anlamıştım, ne çare ki bir kere savaş başla-
mıştı. Bir ülkenin ilmi seviyesi üç aşağı beş yukarı bir
bütündür; Fizik ilminde nerede isek, askerlik ilminde
de oradayız. Rahmi Apak, "Yetmişli Subayın Hatırala-
rı" adlı eserinde, ''üç Alman kurmayına sahip olsaydık,
Balkan faciasını yaşamazdık" diyor. Ben meseleyi bu
çapta telakki etmiyorum; Ama milli mücadeleye ba-
kıyoruz; adını duyduğumuz bütün subayların Çanak-
kale'de albay, yarbay, binbaşı olarak görev yaptığını,
piştiklerini görüyoruz.
Çanakkale hakkında çok eser yazılmalı. Avustralyalı-
ların Çanakkale Savaşı’na ilgisi yanında bizim ilgimiz
devede kulak bile değildir. Hâlbuki Çanakkale Savaşı
toplumumuzun bütün kesimlerini derinden etkileyen
bir savaştı. Avustralyalılar romanını, piyeslerini yazı-
yorlar; filmini çeviriyorlar. Yetişen gençlerimiz, ecdat-
larını tanırlarsa, gerçekten büyük meselelerin insanı
olurlar. Ancak o zaman milletimizin tarihi misyonuna
yönelebiliriz.
Kahramanlar, çok kısa bir dilimde,
doğru zamanda doğru mekânda doğru
işi yaparak bu unvana sahip olurlar.
Ömürlerince hatta ölümlerinden sonra
bile bunun nimetlerinden istifade
ederler. İşte Çanakkale Harbindekiler de
böyleydi. Çanakkale’nin her köşesinde,
her cephesinde emsalsiz örnekler
veren yiğitler ebedi olarak bu unvanı
kazanmışlardır.