Page 16 - aktuel-8

Basic HTML Version

16
/ BezmiâlemAktüel 2015
Bu dünyanın zahirini ilk sarsış, ilk yırtıştır. Fakat oruç
bizi istila ettikçe hislerimize bir oruç hassasiyeti, te-
fekkürümüzde bir oruç mantığı geliştikçe ve belir-
dikçe bu trajedinin altındaki tatlı hikmeti sezmeğe,
kainattan yükselen vahdet türküsünün gayb sesini
duymaya başlarız.
Ramazan ayına girerken sahip olduğumuz dünya ile
Ramazanı uğurlarken sahip olduğumuz dünya ara-
sında ne büyük fark vardır. Oruç vücudu ve vücudun
cevheri olan kalbi diriltir. Zahir ve batın duyu organ-
larımız temizlenir, göz parlar, kulak keskinleşir nefes
borumuz serbestleşir, rahatlar. İç vücut dinlenip dinle-
nip yeniden çalışır. Vücudumuzun bu yeni nizamı, bir
taraftan dünyaya bir taraftan ruha yeni bir tarzda çe-
virerek insanı uyandırmaktadır. Vücudumuzdaki bazı
pencereler kapanır, bazı yeni pencereler açılır. Vücut
ruhumuzda doğru hızla itilir. Vücudun ruha yaklaşması
ölümü veya çöküşü değildir. Tam tersine oruç insanın
vücudunu, duygularını, beynini ve kalbini de yeniler.
Oruçla birlikte kelimelerimizi daha çok tartmamız, gö-
zümüzü, kulağımızı, ağzımızı daha tasarruflu kullana-
cağız, boşalmış olan enerjimiz yeniden birikecek, kas,
damar ve sinirlerimiz kaybetmekte olduğu elastikiyeti
tekrar kazanacak, sesimiz bile yıkanacak, geçen za-
manın kirlettiği ve ölümün tozlarına buladığı vücut ve
ruhumuz için gözle görülmez bir gusül, bir teyemmüm
olacaktır.
Oruç, insan ruhuna yeniden tamire girişince tefekkür
yollarımızda tıkanmış geçitler açılır; hayallerimize ka-
rışan putlaştırıcı temayül kaybolur; Putperestlerin ha-
yalleri, beyazın siyahtan ayrılışı gibi, Müslümanın ruh
kudretinin işareti olan mücerret hayallerinden seçilir,
tefekkür ve tahayyül gücümüze karışan şirk suları
şüphe kireçleri, kalbimizde beliren o ölümsüzlük suyu
veya iksir ile kevser yıkanır, temizlenir. Ruh sanki ya-
ratıldığı veya vücuda bağlandığı anda neyse, yine o
hale dönmüştür.
Oruç bu ümmete hediye edilmiş mübarek bir nimet-
tir, demiştik. İşte bu nimet bir ramazan müddetince
ruhu yeniden canlanır ve husüle gelen yeni diriliş onu
sonraki ramazana kadar diri tutar. Bu mübarek ay ard
arda periyodik olarak geldikçe Müslümanların ruhunu
ölmeden birbirlerine devreder, teslim eder.
Ölüme doğru hızla ilerlediği bu son devirlerde İslamce-
miyeti tam olarak ölmemişse ve hâlâ yaşıyorsa, bunu
gelip gelip bizi dirilten Ramazan-ı şeriflere borçludur.
İleridebirgünbuİslamcemiyetitammanasıyladirilecek-
se buda bir ramazanda ve ramazanlarla başlayacaktır.
Oruç kabirden kalkan bir ruh gibi oruçlu kişinin ruhu-
nu, gayb âleminden bazen ses bazen de işaretler al-
masını temin eder. Oruç ilk evvel dudaklara, damağa
ve sonra tefekkür ve tahayyül gücümüze tesir eder.
İnsanın idrak etmesini ve tefsirini değiştirir. Hislerimiz,
fikir ve hayallerimiz değişince bizdeki dünya tasavvu-
ru da değişmeye başlar. Artık ne uykumuz eskisi gibi,
ne dediklerimiz eskisi gibidir. Sıcak bir yaz gününden
sonra iftarda içtiğimiz bir bardak suyu, sıradan bir za-
manda içtiğimiz ile değiştirebilir miyiz?
Her zamanki dünya nimetleri, kâmiller müstesna, in-
san için sıradan lezzetlerdir. Gözümüzde fevkalade-
liklerini kaybetmiştir. Ancak, oruç dünyasına adımımı-
zı attığımız andan itibaren, kabuk bağlamış dünyanın
ölü zarı yırtılır ve içinden yepyeni bir dünya kendini
gösterir. Kül kalkanı altındaki köz ortaya çıkar.
Ramazan, oruç, bizi dirilten, yeniden hilkat ayarları-
mıza döndüren, cemiyetimizi tekrar sağlıklı bir şekilde
inşa eden ilahi bir hediye, havarilere inmiş bir maide
sofrasıdır.