Page 44 - BAVU-Aktuel

Basic HTML Version

1
9. Yüzyılın ilk
yarısı Osmanlı
İmparatorluğunun ve
özellikle payitaht İstanbul’un
çeşitli salgın hastalıklarla
sarsıldığı bir dönem olmuştu.
1826 yıllarında baş gösteren
şiddetli kolera salgını
sonrasında Osmanlı Hükümeti
İstanbul’a dışarıdan gelen
kolera hastalarını saptamak
ve tedavi etmek için bir
karantina idaresi kurmak
zorunda kalmıştı. Ancak
şehirdeki sağlık kuruluşlarının
sayısı, saptanan hastaların
tedavilerinin sürdürülmesi
için yetersizdi. O dönemde
İstanbul’da mevcut olan sağlık
kuruluşları, Fatih, Süleymaniye,
Haseki ve Nurbanu
Dârüşşifalarından ibaretti
(Cantay).
1843 yılında tekrar şiddetli
bir salgının baş göstermesi
üzerine, yeni sağlık
kurumlarının kurulması
gerekliliğini gören Bezmiâlem
Valide Sultan, konuyu oğlu
Padişah Abdülmecit’e ileterek,
yoksul ve kimsesiz Müslüman
hastaların tedavilerinin
ücretsiz yapılacağı yeni bir
hastanenin kurulması için
desteğini almıştır. Bu konuya
ilişkin halk arasında anlatılan
çeşitli söylentiler mevcuttur.
Gürkan’ın aktardığı bir rivayete
göre; Valide Sultan gece bir
rüya görmüş, ertesi günü
rüyasını yorumlattığında, rüya
yorumcusu kendisine ‘’öyle
bir hayır işleyeceksin ki dünya
durdukça iki yüz erkek senden
hayırla bahsedecek’’ demiştir.
1837 yılında Edirnekapı’da
Mihrimah Sultan Camii’ndeki
medrese binasında “Gureba”
adıyla kurulan bir yataklı
kurumda hastaların çok kötü
koşullarda yaşadıklarına tanık
olan Bezmiâlem Valide Sultan,
kendi kurduracağı hastanenin
iki yüz yataklı modern bir
hastane olmasına karar
vermiştir (Gürkan:12).
Gureba hastanesini vakfeden
Bezmiâlem Valide Sultan’ın
hayatına dair bazı kayıtlardan,
küçük yaşta esirciler eliyle
Osmanlı sarayına cariye
olarak teslim edilen bir Gürcü
kızı olduğu anlaşılmaktadır.
Sarayda yetiştirilip eğitildikten
sonra 1822 yılında Sultan
II. Mahmut’un hanımı olan
Bezmiâlem Valide Sultan,
25 Nisan 1823 tarihinde
oğlu Şehzade Abdülmecid’in
doğumuyla “ikinci kadın”lığa
yükselmiştir. 30 Haziran
1839 tarihinde Sultan II.
Mahmut’un ölümü ile oğlu
Abdülmecid tahta geçince,
Valide Sultan ve Mehd-i
Ulyâ-yı Saltanat unvanlarını
kazanmıştır. Bezmiâlem
Valide Sultan, henüz 16
yaşındayken tahta çıkan oğlu
Sultan Abdülmecid’in devlet
işlerinde tecrübesiz olması
nedeniyle, devlet işlerinde
ona yol gösterici ve etkin bir
rol oynamıştır. Bezmiâlem
Valide Sultan yakalanmış
olduğu amansız bir hastalık
sonucunda 3 Mayıs 1853
günü Beşiktaş Sarayı’nda
vefat ederek aynı gün Sultan
II. Mahmut Türbesi’nde
defnedilmiştir
Bezmiâlem Valide Sultan
Osmanlı hanedanının en
tanınmış valide sultanlarından
biridir. Akıllı, tedbirli, şefkatli,
cömert ve kendini dünyevi hırs
ve gösterişlerden alıkoyabilmiş
seçkin bir kadın olup, kendisine
tahsis edilen maaş ve
diğer gelirlerini yoksulların
ihtiyaçlarını gidermek ve pek
çok hayır eseri yaptırmak
için harcamıştır. Hayır için
yaptığı bu çalışmalardan
dolayı tarihe sevilen, sayılan,
rahmet ve şükranla anılan bir
valide sultan olarak geçmiştir
(Şentürk).
Bezmiâlem Valide Sultan
Vakıfları
Bezmiâlem Valide Sultan
1840–1850 yıllar arasında
büyük mal varlığına sahip 14
ayrı vakıf kurmuştur. Zamanla
mazbut vakıflar arasında
değerlendirilen Bezmiâlem
Valide Sultan Vakıflarına ait
vakfiyeler; Vakıflar Genel
Müdürlüğü’nün arşivindeki 634
numaralı vakfiye defterinin
83–126. sayfaları ile kasada
mahfuz 32 numaralı orijinal
defterde kayıtlı bulunmaktadır.
Hastane ile ilgili olan vakfiye
12. sırada yer almaktadır
(Ataseven 1986). Hastanenin
vakfiyesi, 15 Temmuz 1847
günü hazırlanmıştır (Yıldırım).
Bu vakfiyenin ilk koşulu yoksul
ve kimsesiz Müslümanların
ücretsiz tedavi edilmesi
olmuştur.
Vakfiyede garip ve fakirlerin
tedavi edileceği bir hastane
ve hastane bahçesinde
inşa edilmiş bir cami, ayrıca
bunların masraflarının
karşılanması için; bir göl
(Terkos Gölü), 13 dükkân, 11
bahçe, 73 dönüm tarla, 9
zeytinlik, 2 çiftlik, 65 oda, 5
zeytin mengenesi, 180 parça
arazi, 29.264 zeytin ağacı, 1
hamam, bir bakkal dükkânı,
1 taş ocağı, 1 samanlık, iki
taşlı bir su değirmeninin
vakfedildiği kayıtlıdır.
Vakfiyede, vakfedilen mal ve
mülklerin kiraya verilmesi,
elde edilen gelirlerle mukataalı
vakıfların mukataa bedellerinin
ödenmesi, geriye kalan ve
maliye hazinesinden verilen
paralarla hastanede tedavi
gören fakir ve garip hastaların
masrafları ile camide görev
yapanların ücretlerinin
Bezmiâlem Valide
Sultan hayır
için yaptığı bu
çalışmalardan
dolayı tarihe sevilen,
sayılan, rahmet ve
şükranla anılan bir
valide sultan olarak
geçmiştir.
İlk Hastaneden Üniversiteye (I)
Yrd.Doç.Dr. Mahmut Gürgan
Bezmialem Vakıf Üniversitesi
Tıp Fakültesi Deontoloji ve
Tıp Tarihi AnabilimDalı
Hastane koridorundan bir
görüntü
42
Bezmiâlem
aktüel
/ Temmuz 2013