Page 50 - BAVU-Aktuel

Basic HTML Version

sağlamak, farklı kurumlar
tarafından el konularak yok
olmasını engellemek, basının
dayanaksız ve acımasız
itham, iftira ve aleyhteki
yayınlarına korkmadan
cevap vermek, yılmadan
göğüs germek,
• Tarihi Hastane Binasının
yoğun hasta müracaatını
karşılayamadığı için temeli
atılarak 19 yıl beton sütunlar
halinde bekleyen binanın
inşaatını tamamlamak. Onu
Orta Doğu’nun en büyük
tesisi diye anılacak noktaya
getirmek,
• İnşaata kaynak temini,
hayırseverlerden bağış
toplamak için tükenircesine
bir gayret, yeni hastanede
ihtiyaç duyulan ambulanslar,
modern tıbbi cihazlar,
otomatik karyolalar, hastane
mobilyaları vb. malzemeyi
Almanya’dan 36 tır içinde
bağış olarak temin etmek,
• 1970’de “Bezmi Alem Valide
Sultan Kanser Vakfı”, 1982’de
kurulan “Gureba Hastanesi
Kliniklerine Yardım Vakfı’nda”
Kurucu Üyelik, Yönetim
Kurulu Üyeliği görevlerinde
bulunarak fakir hastaların
tedavilerine destek ve
yeni Gureba Hastanesi’ne
kaynak temini çalışmalarını
yürütmek,
• Depolarda ambalajları
açılmadan uzun yıllar
bekletilen, bozulmaya yüz
tutmuş çok kıymetli ve
hassas tıbbi makineleri ve
aletleri büyük bir sorumluluk
üstlenerek, kullanılır hale
getirmek, hastaların
hizmetine sunmak,
• Yeni bina, bütün ihtişamıyla
ortaya çıktığı zaman kendi
kurumlarına katmak için
resmi, gayri resmi talepte
bulunanlara karşı çıkmak,
bunu önleyebilmek için,
hastaneyi ve tesislerini
sağlam bir statüye
bağlamak, Asaf Bey,
bu statünün Üniversite
kuruluşu ile sağlanacağına
inanmış ve yoğun
gayretleriyle 1987 yılında
Bezmi Alem Üniversitesi’ni
kurmuştu. Ancak, dönemin
Cumhurbaşkanı Kenan
Evren’in talimatı YÖK’ün
iptal kararı ile üniversite
1989 yılında kapatıldı.
İkinci hamle bir Devlet
Üniversitesi formülü idi.
Asaf Hoca o kuruluşu da
gerçekleştirdi. Bu sefer
Başbakan Yardımcısı Erdal
İnönü Danıştay’a açtığı
dava sonucu üniversite
kurulma kararı ikinci defa
iptal edildi. 2001’de korkulan
oldu. Hastane Vakıf eseri
olmasına rağmen SSK ‘ya
tahsis edildi. Asaf Bey,
Cumhuriyet Dönemi’nde
Gureba Hastanesi’nin 4
defa farklı bir kuruma tahsis
edildiğini söyler, Valide
Sultan’ın Vakfiyesi’ndeki
bedduayı hiç aklından
çıkarmazdı. Emekli
olduğu dönemde bile
hastanenin SSK’dan geri
alma mücadelesine devam
etmişti.
• Devamlı farklı kurumlara
tahsis, hastaneyi
besleyecek diğer vakıf
mallarının elden çıkması,
Gureba Hastanesi’nin
temel ihtiyaçlarının
karşılanamamasına sebep
oluyordu. Aslında Terkos
Gölü hastaneye vakfedilen
kaynaklardan biriydi. Ancak
çoktan el değiştirmişti, aylık
su parası yüksek faturalar
halinde ödeniyordu. Asaf
Hoca, bunun içinde büyük
mücadele verdi. Terkos Gölü
tekrar kazanılamadı ama en
azından hastane su parası
ödemekten kurtuldu.
HK:
Dr. Gülsen Ataseven olarak
mesleki anlamda ulaşmak
istediğiniz noktaya geldiniz mi?
Hem doktor eşi olmak hem de
doktor olmak oldukça yoğun
bir hayatı çağrıştırıyor. Kariyer
planlarını nasıl oluşturdunuz?
Dr.Gülsen Ataseven:
Ben
İstanbul Üniversitesi Tıp
Fakültesi’ni birinci olarak
bitirdim. İhtisasımı Kadın
Hastalıkları ve Doğum
Bölümü’nde yaptım. Asistanlık
HK:
Kurum ile ilgili
unutamadığınız bir iki anınızı
ve sizde bıraktığı duyguyu
anlatabilir misiniz?
Dr.Gülsen Ataseven:
Bezmialem, halk arasında da
bilinen bir deyişi ile “yoksul
hastalara ihtiyaç duyulan
limon bir altın değerinde
bile olsa alınsın” demişti.
Çünkü zengin gelir kaynakları
bırakmıştı. Ancak zaman
değişmiş, yoksulluk gözlerdeki
değerini yitirmiş, Vakfiye
şartları unutulmuştu. Asaf
Hoca, yoksul
hastaların
bakımlarına
ihtimamı çok
önemser, bu
konuda titiz
davranırdı.
Sık sık gece
yarısı veya çok geç saatlerde
hastaneye gider durumu
yerinde görmek isterdi. Bir
dönem “Dallas” dizisi bir
tutku gibi yayılmış, insanları
TV başına kilitlemişti. Asaf
Bey durumu kontrol etmek
için hastaneye gittiği gece
ziyaretlerinden doktor ve
hemşirelerde tüm dikkatleriyle
diziyi izliyor, hastaların
iniltili yardım çağrılarını
duyamıyorlardı. Nöbetlerde
TV izleme yasağı koydu.
Ertesi gün gazete manşetleri
“Gerici Başhekim televizyona
karşı olduğu için hastanede
televizyonu yasakladı”
haberleri ile çıktı.
Yine o dönemlerde hastalar
ameliyat gibi büyük masraflı
hizmetleri alabilmek için
doktorların özellikle hocaların
muayenehanelerine gider,
onlara yüksek rakamlar öder,
ameliyatlarını daha kolay
yaptırabilirlerdi. Asaf Hoca,
“Vakıf Gureba Hastanesi”
nin giriş kapısı benim şahsi
kazancım olamaz dedi kısa
sürede muayenehanesini
kapattı.
Hastane yeni binasının
inşaatında hizmet satın
alma ihalelerinde servet
denilebilecek rakamlarla
rüşvet tekliflerini sert ve
hatta kırıcı üslupla reddetti.
Vakıf malına verilebilecek
zararlardan korunmak için biz
5 yıl izin yapmadık.
Bu özverili adanmışlık
hikâyesinin takdir görmesi bir
yana -kaldı ki Asaf Beyin böyle
bir beklentisi asla olmadı-,
Dr.Gülsen Ataseven: Bezmialem Valide
Sultan, benim lisemi yani İstanbul Kız
Lisesi’ni 1850 tarihinde “Valide Mektebi
veya Mekteb-i Ali” ismiyle eğitim
hizmetine açmış. Okulun öğretmen,
memur ve müstahdemlerini maaşlarını
okulun tüm diğer masraflarını devamlı
olarak karşılayacak zengin gelirli vakıflar
bağışlamış.
Prof.Dr. Asaf Ataseven
Bezmialem, halk arasında da
bilinen bir deyişi ile “yoksul
hastalara ihtiyaç duyulan
limon bir altın değerinde bile
olsa alınsın” demişti.
48
Bezmiâlem
aktüel
/ Temmuz 2013