Page 26 - AKTÜEL DERGİ 19.SAYI

Basic HTML Version

26
/ Bezmiâlem Aktüel 2018
tepesinde
Yavuz
Sultan
Selim Külliyesi’ni dördüncü
külliye olarak inşa ettirmiştir.
Yine Kanuni, İstanbul’da iki
külliye ile şehre hatırasını
bırakıyor, bunlar; Şehzade
ve Süleymaniye külliyeleridir.
Beşinci ve altıncı olan bu
külliyelerden sonra XVII. yy
başında I. Ahmet, Sultan
Ahmet Külliyesi’ni ve yine aynı
yüzyıl ortalarında da valide
sultanlar Yeni Cami Külliyelerini
inşa ederler. 1700’lü yıllarda
önce Nur-i Osmaniye ve
daha sonra Laleli Külliyeleri inşa edilerek şehir İslam
medeniyetinin Osmanlı yorumunun yansıdığı bir
mekansal kurguya kavuşur.
Ancak, 18. yüzyıl eski yüzyıllara benzemiyor, batıda
rasyonalist temele dayanan başka bir medeniyet
tasavvuru zuhur etmiş ve bu tasavvur yavaş yavaş
Osmanlı vakıasının şahsında İslam medeniyet
tasavvurunu çember altına almaya başlamıştır.
Bunun ilk emareleri askeri yenilgilerdir. Her yenilgi
ve her başarısızlık toplumsal zihin, gönül ve duygu
dünyasında bir acaba uyandırmış ve bu sorgulama
hayata iz bırakmıştır. Bunun en büyük yansımasını
Tanzimat ile görüyoruz. Bu aşamadan sonra devlet
şehre birtakım yeni binalar yaptırmaya başlamıştır.
Bunlar askeri kışlalar ve devlet daireleridir. Şehrin
dokusunda ve siluetinde bir zamanlar belirleyici
olan külliyeler iken bu defa üslubu değişik, kitlesi
farklı, silueti değişik yönde etkileyen büyük yapılar
ortaya çıkıyor. Osmanlı toplumu devletçi
bir toplum idi. Dolayısıyla devlet
bir şey yaptığı zaman bu çok
fazla sorgulanamazdı. Bu
sebeple şehrin resmi
değişmeye başlıyor
çünkü o resmi
oluşturan
algı
değişiyor.
İstanbul’un
kaderinde
bir
başka kırılma noktası da 1838
İngiliz Ticaret Anlaşması ve
1854 Kırım Savaşı’dır. Her iki
olayla İstanbul’a ciddi manada
yabancı
misyon
geliyor.
Bunların bir kısmı hariciyeci,
bir kısmı politikacı, bir kısmı da
iş adamıdır. Çünkü şark güzel
bir pazardır. Bu gelen insanlar
sanayi
devrimini
yapmış
Batılılardır. Bu güçlü insanlar
şehre kendi hayat biçimlerini
empoze etmeyi amaçlıyorlar.
Bunun ilk emaresi Pera’da görülür. Osmanlı’nın
yabancı misyona tanıdığı ve o misyonu sınırlandırdığı
bir bölge olan Pera’da dengeler süratle değişir, zengin,
güçlü ve özgüven sahibi Batılılar Pera’yı bir 19. yy Batı
şehri niteliğinde düzenlerler. Bugün İstiklal Caddesi,
o zamanki adıyla Cadde-i Kebir bu düzenlemenin ve
güç gösterisinin ilk ve en önemli göstergesidir.
İstanbul, Cumhuriyet dönemine kadar Tanzimat ile
başlayan bir anlayış ile gelmiştir. Bu anlayışta İslam
medeniyet yorumu hala geçerli görünmekle beraber
bunun yanında arkadaş olarak seküler bir modernite
de yer almaktadır. Cumhuriyet dönemimde ise radikal
bir paradigma değişikliğine şahit oluyoruz. Devlet,
İslammedeniyet tasavvuru
yerine
seküler
moderniteye ait
meden i y e t