Page 44 - AKTÜEL DERGİ 19.SAYI

Basic HTML Version

44
/ Bezmiâlem Aktüel 2018
Üniversitemiz bünyesinde kurulan Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji
Enstitümüzün, tersine beyin göçü ile oluşturmakta olduğu araştırmacı bilim
insanı kaynağıyla, sağlık ve teknoloji ile ilgili üzerine eğildiği konularda
bölgemizde bir çekim merkezi, uluslararası akademik camiada prestijli tanınır
bir kurum olacağına inanmaktayız.
YAŞAMA DOKUNAN BİR
TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ
DR. ÖĞR. ÜYESİ SERDAR UYSAL
/ BVU BEYKOZ YAŞAM BİLİMLERİ VE BİYOTEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ
Günümüzde süper güç olarak nitelendirilen ülkeler
bilgiyi teknolojik ürünlere çevirip pazarlayanlardır.
Örneğin ABD tarafından üretilen kolesterol düşürücü
Lipitor adlı ilacın sadece bir yıllık cirosu Türkiye’nin
sanayi gururu olarak özelleştirilen Tüpraş’ın tüm
değerinin üç katından fazladır. Bunun yanında
tamamen biyo-teknoloji üzerine çalışan Genentech
firması, İsviçreli ilaç devi Roche tarafından 70 milyar
Dolar'a satın alınmıştır. Kısaca, bu çok çarpıcı iki örnek
dahi bize bilgi üretmek üzerine odaklanmış şirketlerin
ne kadar yüksek katma değerli ürünler üretebildiklerini
ve dolayısıyla ülkelerin ekonomilerine ne denli büyük
katkıları olabileceğini göstermektedir.
İçinde bulunduğumuz asrın bilgi asrı olduğu aşikârdır.
Bilgiyi verimli bir şekilde enerjiden hastalıklara, kıtlık
probleminden çevre kirlenmesinin engellenmesine
kadar insanlığın en temel meselelerinin çözümünde
kullanacak olan milletler, hem kendilerinin hem de
insanlığın refahının gelişimine en yüksek düzeyde
katkıda bulunacak olanlardır. Ülkemiz yetiştirmiş
olduğu kaliteli insan gücüyle özellikle yaşam ve
tıbbi bilimlerde dünyada lider konumda bulunma
potansiyelini taşıyan nadir ülkelerden birisidir. Ancak,
var olan bu potansiyelin harekete geçirilmesi bir takım
yapısal sorunların giderilmesi ve dolayısıyla verimliliğin
artırılmasıyla mümkündür.
Ülkemizdeki üniversiteler, bir kaç istisnası olmakla
beraber, yapı itibari ile araştırmadan ziyade eğitimyönü
çok daha ağır basan müesseselerdir. Bu durumun şu
ana kadar özellikle finansal kaynakların eksik olması
gibi çok temel sebepleri olmakla beraber, dünyanın
17. büyük ekonomisine sahip olduğu halde ülkemiz,
yaşam bilimleri alanında etkili yayın sıralamasında
Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Yunanistan gibi
ülkelerin dahi gerisinde bulunmaktadır.
Üniversitelerimizin araştırma açısından var olan
ciddi yapısal problemleri, dünyanın önde gelen
kurumlarında doktora, post-doktora eğitimi almış,
hatta öğretim görevlisi olarak çalışmakta olan
vatandaşlarımızın ülkemize dönüp kendi birikimlerini
ülkeye aktarabilmelerine engel olmaktadır. Şahsi
Türkiye, 1950’li yıllardan itibaren temelde ekonomik sebeplerden dolayı kıymetli
insan kaynağının yurt dışına çıkmasına engel olamamıştır. Değişik kaynaklar, yurt
dışında bulunan eğitilmiş insanımızın sayısını on binlerle ifade etmektedir. Kaliteli
insan kaynağı eksikliğinin ülkemizin BM genel kalkınmışlık sıralamasında 2000’li
yıllara kadar çok gerilerde kalmasında ciddi payı vardır.
Ülkemizin, siyasi istikrar ve verimli yönetimle beraber son yıllarda ekonomisinde
yakaladığı hızlı büyümeyi sürekli ve kalıcı hale getirebilmesi ancak küresel
pazarlarda rekabetçi olması ve katma değeri yüksek ürünler sunabilmesiyle
mümkündür. Bunun için ise ülkemizin ivedilikle araştırma ve geliştirme altyapısını
kuvvetlendirmesi gerekmektedir.