Page 22 - aktuel_sayi_3

Basic HTML Version

20
BezmiâlemAktüel 2014 / 3
Yaşamımda ilk defa şu an, tanımadığım bu şe-
hirde, bilmediğim, bana yabancı bir hastane
bahçesinde, bu ıslak, anlamsız, üşümüş, es-
kimiş tahta bir belediye bankında otururken
kendimi bu kadar tükenmiş, bu kadar çaresiz,
bu kadar yorgun hissediyorum. Çünkü son yir-
mi yılda yaşananların bütün suçlusu benim.
Engin’in bana baktığı ilk anı hatırlıyorum. O mavi
gözleriyle bana baktığında Allah’a, yeniden bana
bu duyguyu yaşattığı için şükretmiştim. Allah
biliyor hep, uzun saçlı kıpır kıpır bir oğlan ço-
cuğum olsun istemiştim, kızım Deniz’den sonra.
İlk doğum günü hâlâ dün gibi hafızama kazınmış
öylece duruyor. Deniz okuldan gelmiş, Engin’i
kucağına almış. Erdal işten izin alıp yanımıza
kaçmış.
İlk doğum günü: ben, Erdal, Deniz ve Engin…
Dört kişilik düşüm tam anlamıyla mükemmel.
Keşke zamanı o anda durdurma gücüm olsay-
dı! Zaman ilerledi ve ilerledikçe Engin büyüme-
ye başladı. Onu o kadar çok seviyorduk ki bazı
terslikleri görmezden geldik. Engin’in diğer ço-
cuklardan daha geç yürümeye başlamasını, di-
ğerlerinden daha çabuk yoruluyor oluşunu fark
edemedik. Engin beş yaşına basmak üzereydi
fakat yerden kalkarken çok zorlanıyordu, bunu
ilk Can’la oynarlarken fark etmiştim. Engin,
Can’ı yakalayamıyordu, yerden kalkarken önce
emekler gibi elleri ve dizlerini sonra ellerinden
güç alarak belini yükseltiyordu, en son elleri-
ni diz kapaklarına koyup ayağa kalkabiliyordu.
Gowers Belirtisi, doktor dilinde bu hareketler
topluluğuna verilen isimdi. Bu belirti üstümüze
çökmeye hazırlanan lanetin ilk işaretiydi.
Ertesi gün Erdal’la birlikte ortopedi polikliniği-
ne gittiğimizde, yıllarca sürecek hastane ma-
ratonuna başladığımızdan bihaberdik. Engin’de
kalça çıkıklığı veya onun gibi bir rahatsızlığın ol-
duğunu düşündük. Hastane içinde gün boyu sü-
ren uzun bir koşuşturmaca, alınan kanlar… Ve
günün sonunda doktorun karşısındaydık. Doktor
bize ortopedik açıdan bir sorun olmadığını, fa-
kat üç kan değerinin -ALT, AST ve CK yüksek
olduğunu, kas gelişimiyle ilgili bir sorun olabi-
leceğini, yapılacak detaylı değerlendirmeden
sonra daha sağlıklı ve kesin bir sonuca ulaşa-
bileceğimizi söyledi, ardından bizi çocuk nöro-
lojisinin olduğu bir kliniğe yönlendirdi. Yuvarlak
cümlelerle konuşmuş, kesin bir yargıya varmak
istememişti ama sesinde en ufak bir umut kı-
rıntısı da hissedilmiyordu. Hastaneye gelirken
hissettiğimiz tedirginlik katlanarak artmıştı.
Eve dönerken Engin, arka koltukta olanlardan
habersiz etrafı seyrediyordu. Erdal da ben de o
gece hiç uyuyamamıştık. Kas hastalığı… Bunun
ne anlama geldiği hakkında en ufak bir fikrimiz
bile yoktu. Bir ara Erdal’a ‘Ne yapacağız şimdi?’
diye sorduğumda, ağzından cılız bir ‘Bilmiyo-
rum!’ dökülebildi.
Ertesi gün çocuk nörolojisinde sıra beklerken
etrafımızdaki insanları izliyorduk. Nereye gel-
miştik biz böyle, etrafımız tekerlekli sandalye-
Dr. Halil BULUÇ
Bezmialem Vakıf Üniversitesi Hastalık Hikayem Yarışması Birincisi
BİR
DİLEK
TUT