Page 31 - aktuel-4

Basic HTML Version

BezmiâlemAktüel 2014 / 4
29
ilgili olmadığını ve vücut sıvılarının dengesizliğinden
kaynaklandığını, fizyoloji, psikoloji ve anatominin bir
bütün olarak ele alınması gerektiğini söylemiştir.
Bununla birlikte, insanlar tedavi amacıyla 19. Yüz-
yıl ortalarına kadar, genellikle bitkileri doğrudan
kullandılar. Kimya biliminin gelişmesi sonucu aynı
yüzyılın başından itibaren de, ‘tedavi edici bitkisel
maddeleri’ (etken maddeler) bitkilerden elde edip
kullanmaya başladılar. 19. Yüzyıl, etnobotanik, far-
makolojik ve bitki kimyası çalışmalarının bir arada
yürütüldüğü, bu şekilde eskiden beri kullanılan bit-
kilerin yanı sıra bunlardan elde edilen etken mad-
delerin de doğrudan kullanılmaya başlandığı bir
yüzyıl oldu. Yeni tıp ya da modern tıp kimya, istatis-
tik ve laboratuar üzerine oturtuldu. Her şey dene-
me usulüne göre temellendi ve her şey kimya esas
alınarak izah edilmeye çalışıldı. Kimya bu kadar çok
ön planda olunca bir tek formüle endekslenilmeye
başlandı. Denenmeyen, gözlenmeyen hiçbir şeyin
bilimsel olmayacağı iddiası ortaya atıldı. Kullanılan
maddenin kimyası öğrenilmek istendi. Kimya bilimi-
nin gelişmesi ile birlikte daha önce bitkilerden izole
edilen etken maddeler laboratuvarlarda sentez edi-
lerek kullanılmaya başlandı. Kimyasal kullanmak
için öbürlerinin hepsi silinip bir kenara atıldı. Örne-
ğin, başta doğal olarak söğüt ağacından elde edi-
len aspirinin sentetiği sentez edilerek kullanılmaya
başlandı. Bitkisel ilaçlara ‘kocakarı ilacı’ ilaçları
denilerek toptan reddedilmeye başlandı. Daha çok
büyük ilaç şirketlerinin pazar kaybı endişesiyle,
uzun yıllardır körüklediği fennî bir bağnazlık yüzün-
den, tıp dünyası bitkisel ilaçlara ve diğer alternatif
tedavi yöntemlerine, son yıllara kadar kapılarını ka-
palı tuttular. Yakın zamanlara kadar anne sütü bile
tabii haliyle bebekler için yetersiz bir gıda olarak
gösterildi ve anne sütü yerine bebek mamalarının
kullanılması önerildi. Özellikle ülkemizde 25 yıl
önce bir hekimin, bir bitkiden elde ettiği ilacın kan-
sere iyi geldiğini söylemesi üzerine başta ‘ilaç lo-
bisi’ olmak üzere birçok bilim adamı ilacın modern
tıp kurallarına göre araştırılıp, söylemin doğru olup
olmadığını irdelemek yerine doktoru şarlatan ilan
etmeyi tercih etmişlerdir. Ülkemizde kansere bit-
kisel ilaç geliştirdiğini iddia ettiği için dışlanan bir
doktorumuz Amerika’dan davet alarak ülkemizden
ayrılmış ve geliştirdiği ilacın etken maddesi için pa-
tent almış ve halen ilaç geliştirme aşamaları sürdü-
rülmektedir.
Modern tıbbın gelişimi ile birlikte tedavi amacıyla
geliştirilen ve yoğun bir şekilde kullanılan sente-
tik ilaçların zaman içinde çok da masum olmadığı
anlaşılmaya başlanmıştır. 19. Yüzyıl başlarından iti-
baren, kimyanın gelişimiyle, doğada bulunmayan ve
tamamen sentezle elde edilen bu maddelerin tedavi
edici etkisinin yanında önemli yan etkilerinin varlı-
ğı, kullanılan sentetik ilaçlara zaman içinde direnç
gelişmesi, fiyatlarının pahalılığı, doktora ulaşma ve
tedavi hizmetlerinden faydalanmanın kısıtlılığı gibi
sebepler ilim dünyasını tekrar alternatif tıp, fitote-
rapi, geleneksel tıp veya tamamlayıcı tıp olarak ni-
telendirilen arayışlara yöneltmiştir.
Geçtiğimiz yüz yıl modern tıp ve alternatif tıbbın kar-
şılıklı birbirini reddeden yaklaşımı ile geçmiş, ancak
20. yüzyılın sonlarında bu iki yaklaşım kısmen bir barış