Page 41 - aktuel-7

Basic HTML Version

BezmiâlemAktüel 2015 /
41
Diğer milletlerinde özellikle de Batıda yabancı
dillerden kendi dillerine giren kelimeler
konusunda nasıl bir hassasiyet var?
İngiltere’de bir gemi kaptanıyla konuşurken ona mah-
sustan sormuştum: Sizin İngilizcenizde, Fransızcadan
ve Latinceden pek çok kelime var. Niçin o kelimeleri
dilimizden atarak öz İngilizce ile konuşmuyorsunuz?”
demiştim. Cevap vermişti: Fransızcadan ve Latince-
de, İngilizceye geçen; ama artık herkes tarafından
bilinen, konuşulan, anlaşılan o kelimeler, tamamen
bizim dilimizin kelimeleri olmuşlardır. Hiçbir İngiliz, o
kelimeleri dilimizden çıkarıp atmak cüretini göstere-
mez. Hangi dünya dili saftır ki, bizim dilimiz de saf İn-
gilizce, öz İngilizce olsun? Peki, az önce bana, bu yıl
üniversiteye başlayacak olan kızınızdan bahsettiniz.
Sizin kızınız Shakespeare (Şekspir) İngilizcesini biliyor
mu?” diye sordum. Cevabı şöyle oldu: İngiltere’de,
Shakespeare İngilizcesi bilmeyen bir kimseye aydın
nazarıyla bakılamaz. Kızım şu anda evde, Shakes-
peare İngilizcesi üzerinde çalışmaktadır. Kendisine
bir hoca tuttum. Çalışıyorlar.” Bir gemi kaptanından,
dil konusunda aldığım cevap aynen böyledir. Burada
dikkat edilecek müthiş bir gerçek var: Shakespeare,
390 yıl önce ölen bir İngiliz edibi. İngiltere eğitim siste-
mi, 390 yıl önce ölen bir edibinin dilini ve eserini canlı
tutuyor. Okuyan anlayan nesiller yetiştiriyor, biz ise
değil 90 yıl, 50-60 yıl önce ölen bir edibimizin kitapla-
rını okuyamıyor, okutamıyoruz. Türkçemizi her 40-50
yılda yeniden buduyoruz. Dilimizi adeta kuşa çeviri-
yoruz. Bundan büyük felaket olur mu? Attila İlhan,
bir TV programında anlatmıştı. Demişti ki: “Paris’e
gittiğim zaman H.De Balzac’ın romanlarını Fransız-
casıyla okudum ve gördüm ki onu rahatlıkla okuyup
anlayabiliyorum. Acaba benim Fransızcam çok mu
mükemmel diye şüpheye düştüm. Sordum-soruştur-
dum. Öğrendim ki, Fransa’da lise eğitiminde geçen
bir kimsenin Fransızcası, Balzac’ı anlayabilecek se-
viyededir. Balzac 1850 yılında öldü. Yani 159 yıl önce
kalemini elinden bıraktı. Ama Fransız gençleri de, Bal-
zac Fransızcasını okuyup anlıyorlar. Oysa bizdeki du-
rum nedir? Biz evimizde 7 yıl Türkçe konuşuyoruz. 8
yıl ilköğretimde, 3 yıl da lisede Türkçe eğitim görüyo-
ruz. Etti mi 18 yıl? Türkçe eğitim gören çocuklarımız
üniversitelerimizdeki hocalarının dillerini ve kitaplarını
anlayamıyorlar. Kendilerini doğru dürüst ifade ede-
miyorlar. Doğru dürüst bir dilekçe bile yazamıyorlar.
Niçin? Türkçeleri hem çok kısır olduğu hem de ders
kitapları dışında edebi eserler okumadıkları için.
Sizi çok defa televizyonlarda, birkaç defa da
konferanslarınızda dinleme imkanı bulmuştum.
Şimdi de sizinle röportaj yapma fırsatım oldu.
Çok akıcı konuşuyorsunuz ve insan sizi dinlerken
konuşmanın sonu gelsin istemiyor. Etkileyici
konuşabilme yeteneğiniz hep var mıydı yoksa bu
hüneri zamanla mı kazandınız?
Batıdaki ilim adamlarının bir tespiti var. Diyorlar ki, her
insan doğuşuyla birlikte bir deha merkeziyle beraber
dünyaya gelir. Yani her insanın beyninde mutlak bir
deha merkezi var. Annelerin, babaların, öğretmenle-
rin, devletin vazifesi bu deha merkezini çalıştırmaktan
geçer. Deha merkezi çalışmazsa çocuklar gelecek-
te kendilerini ifade edemezler. Bir meseleyi okuya-
mazlar anlayamazlar.
Ben bu tespitleri okuduktan sonra kitabımızın neden
oku emriyle başladığını, Peygamberimizin neden “Bir
dakikalık tefekkür yüz rekât nafile namaz kılmaktan
Shakespeare, 390 yıl önce ölen bir
İngiliz edibi. İngiltere eğitim sistemi, 390
yıl önce ölen bir edibinin dilini ve eserini
canlı tutuyor. Okuyan anlayan nesiller
yetiştiriyor, biz ise değil 90 yıl, 50-60
yıl önce ölen bir edibimizin kitaplarını
okuyamıyor, okutamıyoruz. Türkçemizi
her 40-50 yılda yeniden buduyoruz.
Dilimizi adeta kuşa çeviriyoruz.
Batı, sekiz yıllık eğitimden geçirdiği
çocuklarını 70.000 kelimelik ders
kitaplarıyla yetiştiriyor. Yani batı
dünyasında, diyelim ki Fransa’da,
İngiltere’de, Almanya’da sekiz yıllık
eğitimden geçen çocukların ders
kitaplarında 70.000 kelime var. Bizim sekiz
yıllık eğitimden geçen çocuklarımızın ders
kitaplarında ise 6000 - 7000 arasında
değişiyor kelimelerimiz.