İLETİŞİM ENGLISH Ara ARA
Haberler
Dünya Sepsis Günü Paneli Gerçekleştirildi 29.09.2022

Acil müdahale gerektiren bir hastalık olan Sepsis, üniversitemizde düzenlenen “Dünya Sepsis Günü" panelinde konuşuldu. Programda Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji ile Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalları'ndan akademisyenlerimiz, sepsis, septik şok, belirtileri ve tedavi yöntemleri gibi konuları değerlendirdi.

Halk arasında “kan zehirlenmesi" olarak da bilinen ve temelde bir enfeksiyonun kan yoluyla vücuda dağılması ve organ fonksiyonlarına bozulmaya yol açmasıyla kendini gösteren sepsis hastalığı, Dünya Sepsis Günü çerçevesinde üniversitemizde düzenlenen bir panelle ele alındı.

Etkinliğe Kimler Katıldı?

Panel, üniversitemizin Abdülhamit Han Oditoryumu'nda yer alan Erich Frank Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Tıp Fakültesi'nden Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanımız Prof. Dr. Turan Aslan ile Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Başkanımız Prof. Dr. Kazım Karaaslan'ın üstlendiği panelde konuşmacı olarak, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı'ndan öğretim üyelerimiz Prof. Dr. Yasemin Akkoyunlu ve Doç. Dr. Gülay Okay; Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı'ndan ise öğretim üyelerimiz Doç. Dr. Hayrettin Daşkaya ve Doç. Dr. Murat Haliloğlu yer aldı.

Sepsisin Epidemiyolojisi

İlk olarak kürsüye gelen Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyemiz Prof. Dr. Yasemin Akkoyunlu, sepsisin epidemiyolojisinden bahsetti. Sepsisin küresel ölçekte tüm ölüm nedenleri arasında yüzde 30 ile ilk sırada olduğunu ifade eden Akkoyunlu, Türkiye'de bu oranın yüze 62 olduğunu söyledi. Akkoyunlu, 2017 yılında görülen sepsis vakalarının beşte birinin ölümle sonuçlandığını söylerken, sepsisin hastane maliyetleri arasında da ilk sırada olduğunu kaydetti. Sepsis nedeniyle tedavi görüp iyileşen vakaların üçte birinin bir yıl içine hayatını kaybettiğinin altını çizen Akkoyunlu, söz konusu vakaların altıda birinin fonksiyonel kısıtlılıklarla karşılaştığını, yüzde 40'ının ise taburculuktan sonra 90 gün içinde tekrar hastaneye yattığını sözlerine ekledi.

Yeni Sepsis Kılavuzu'nda Neler Var?

Daha sonra kürsüye gelen Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyemiz Doç. Dr. Gülay Okay, kısaca “Sepsis Kılavuzu" diye adlandırılan “Surviving Sepsis Campaign: İnternational Guidelines For Management Of Sepsis And Septic Shock" (Sepsiste Sağkalım Kampanyası: Sepsis ve Septik Şoku Yönetmek İçin Uluslararası Kılavuz) adlı belgeden bahsetti. Söz konusu rehberde güçlü ve zayıf önerilerin bulunduğunu ve hepsinin üstünde klinisyen kararının bulunduğunu söyledi. Söz konusu rehberde en son yapılan güncellemede kesin sepsis teşhisi için kan laktat ölçümünün önerildiğini belirten Okay, aynı zamanda yine rehberde bulunan ve kesin sepsis teşhisinde kullanılan erken skorlama yöntemlerini detaylarıyla anlattı. Okay rehberde, vakada sepsis şüphesi varsa en geç bir saat içinde antibiyotik tedavisine başlanması gerektiğinin, şok yok ise bu sürenin 3 saate kadar ötelenebildiğinin altını çizdi.

Yoğun Bakımda Neler Yapılmalı?

Üçüncü olarak kürsüye gelen Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyemiz Doç. Dr. Hayrettin Daşkaya, sepsis ve septik şok durumlarında yoğun bakım ünitesinde uygulanması gereken tedavilerden bahsetti. Sepsis vakalarına müdahalede zaman uzadıkça sağkalım şansının düştüğünün altını çizen Daşkaya, ilk 1 saatte müdahale durumunda ölüm oranının yüzde 20, 6 saat sonrasında ise yüzde 70 olduğunu kaydetti. Sepsis şüphesi bulunan vakanın en geç 6 saat içinde yoğun bakıma alınması gerektiğini vurgulayan Daşkaya, söz konusu vakalara yoğun bakımda antibiyotik tedavisi ve vazopresör ilaçların uygulanmasının uygun olacağını ifade etti. Daşkaya, sepsis belirtilerinin başka hastalıklarla benzerlik gösterebildiğini, bu noktada ayırt edici özelliğin, organ fonksiyonlarındaki bozulma olduğunu sözlerine ekledi.

“Sepsis Eğitimleri Verilmeli"

Son olarak kürsüye gelen Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyemiz Doç. Dr. Murat Haliloğlu ise sepsiste antibiyotik tedavisinin olabildiğince geniş spektrumlu ilaçlarla başlanması, bunun öncesinde kan kültürlerinin alınması ve hızla kristaloid sıvı desteğine ve kortikosteroid ilaçlara başlanması gerektiğinin altını çizerken, bu müdahalelerden sonuç alınmazsa ECMO (Ekstrakorporal Membran Oksijenizasyonu) cihazının devreye alınması gerektiğini kaydetti. Haliloğlu, sepsis ve septik şoka karşı farkındalığın artırılması için hastalara ve sağlık çalışanlarına yönelik sepsis eğitimlerinin verilmesi gerektiğini kaydetti.

Acil müdahale gerektiren ve halk arasında “kan zehirlenmesi" olarak da bilinen sepsis hakkında, alanının uzman akademisyenlerinin katıldığı etkinlik, sepsis ve septik şokun tedavi yöntemlerinin, tedavide yaşanabilecek olası aksaklıkların giderilmesi ve tedavi sonrası yapılması gerekenler gibi konuların da ele alındığı soru cevap bölümüyle sona erdi.


Dünya Sepsis Günü Paneli Gerçekleştirildi